
JANA DIL
Ne zeman dikariya pêşiya hêviyên te bigire
ne jî feleka bêbext
Tu wek barana demsala buharê diherikî
li nav mêrg û zevîyên bi bereket

Rûken Çayan bi navê xwe ya rast Nuran Bellier di sala 1991’an de li Geverê ji dayîk dibe. Ew di malbatekê welathez de bi çanda Kurdî ve mezin dibe. Di hawirdora wê de têkilî û girêdana ya bi malbatê gelek girîng e û pîvaneke bingehîn e. Ango ew xwedî lêderketina ziman, çand û sadiqbûnê li wir fêr dibe.

Her yiğit kendi destanını kendi yazar. Yalnızca sonu dışında, tıpkı sessiz gidişi gibi Kendal yoldaşımın. Dengbêjlere konu olan heybetli yürüyüşünü dağlardan almıştı. Tanımayan da olsa Kendal yoldaşı heybetini anlatır ve tanışmış kadar olurdu tüm yoldaşlar onu. Azameti kadar, yüreği de özgür ufuk gibi anlayışı, görüş ve düşüncesiyle soylu duruşun adıydı. Tüm yoldaşların sevgisiyle kişiliğini oluşturuyordu.

Fatma Îsmaîl, bi navê xwe ya şoreşgerî Amed Kîm di 29’ê Îlona sala 1981’an de li bajarê Hesekê ji dayik dibe. Fatma çawa ku çavên xwe li cîhanê vedike, rastiya dijminê xwe nas dike. Ew di serî de zimanê dayikê fêrdibe, yekser pîvanên welatpareziyê dike bingehên jiyana xwe. Li vir xwedî lêderketina çanda xwe wekê şerefeke mezin tê dîtin û dibe mijara ku dayîk pê serbilind bin.

Her birimiz dünyaya gözlerimizi açtığımızda o anı hatırlamaz, ne yaşadığımızı anlayamayız. Aile büyükleri bizler adına karar verir, hayata hangi isimle devam edeceğimizi, onlar belirler. Yani her şeyi olduğu gibi isimlerimizi de aile büyükleri dediklerimiz, bizlere takar. Her birimizin ismi büyüyeceğimiz mekanda mutlak bir hatırlatmaya sebep olur. Unutulması istenilmeyen kişilerin isimleri bizlerde temsilini bulması istendiği için her birimizin ismi, kavramsal anlamı olduğu kadar aynı zamanda ailece de bir anlam yüklüdür. Kısacası ismimizi biz seçmeyiz.

Firat Berkpinar bi navê xwe ya şoreşgerî Nurhak Elbîstan li Mereşê ji dayîk dibe. Ew di nava malbatekê welathez ku nirxên xwe yên manewî diparêzê de mezin dibe. Firat di zarokatiya xwe de zû bi rastiya dijmin re rû bir û tê û bi lorînên dayîkan ya di derbarê qirkirinên welat de mezin dibe. Ew dizane ku xwedî lê derketina bi ax û welat wêrekî dixwaze, hezkirin û cewher dixwaze.

“Berîvan arkadaş, 1999 yılında saflara katılmıştı. Heval Berîvan’la aynı yıl Garzan eyaletine kuzeye geçtik. Onların grubu bizden önce geçti. Bir süre Tatvan alanında birlikte kaldıktan sonra aynı kampta bir kış geçirdik. Bir kış birlikte kaldık. Sonrasında pratiğe birlikte katıldık. İnsan O’nu onunla birebir yaşayarak ve yaşamın tadına vararak anlayabilir.

Bazı yoldaşların duruşu anlamla örülüdür. Ve o yoldaşlar öyle anlam dolu bakar ki yüreğini dolduracak kadar yaşamına sevgi katarlar. Her anlamlı yoldaşlıklar güneşin seyrinde farklı güzellikler büyütür bağrında. Saklar anlamlı aşkların zamanı gibi, anın ruhunu tamda yerinde yaşar. Ve o ana birde bir gülücük ekleyerek görkemli direnişin sahibi olurlar. İşte hakikat aşkıyla anlamlı yaşamla dolmadan diğerleri yok diyecek kadar yalandır.

Sûzan Agrali bi navê xwe yê şoreşgerî Ronahî Cîlo di nava malbateke welathez de li Geverê çavên xwe li dinyayê vedike. Malbata Agrali li hemberî asimîlasyona ku dewleta Tirk li ser gelê Kurd ferz dike, ne rê daye dagirkeran, ne jî serî li ber zaliman tewandiye. Her çiqas ji ber welatparêziya xwe gelek rastî zilm û zordariya dewleta Tirk a dagirker bûne jî, lê dest ji doza ku pê bawer bûn bernedane û her tim têkoşiya ne.

Heval Serxwebûn, yoldaşlarının yanında her an güleç ve coşkuluydu. Cesaretli, yiğit bir savaşçıydı. Onu ilk olarak, Güney Kürdistan’dan yola çıkarak Kato Jirka alanına ulaştığımız 2012 yılı Temmuz ayı başlarında gördüm. Saha karargâhıyla hareket etmekteydi. Sonradan saha komutanıyla birlikte hareket eden takımda yer aldı. Onu ilk gördüğüm andan itibaren iri, cüsseli yapısına, uzun boyuna, güleç yüzüne baktığımda ondan büyük moral aldım ve mücadelesinde başarılı olacağına kanaat getirdim.