Basına ve Kamuoyuna!
Mücadele tarihimiz açısından önemli bir dönemeci ifade eden 2017 yılı her anlamıyla işgalcilere karşı fedaice bir direnişin yaşandığı, Apocu iradenin tüm direniş alanlarına hakim olduğu bir yıl olmuştur. Bu yıl içerisinde soykırımcı Türk devleti tüm gücünü kullanarak özgürlük hareketimiz şahsında halkımızı tasfiye etmek istemiş, bu amaçla saldırılarını her zamankinden daha fazla geliştirmiştir. Düşmanın bu saldırılarına karşı Apocu fedailiğin güzide örneklerinden olan Diyana, Sema, Zîlan, Argeş ve Gabar yoldaşlarımız bulundukları alanlarda geliştirilen direnişin öncülüğünü yapmıştır. Mücadele yaşamlarıyla tüm yoldaşlarının örnek aldığı bu değerli militanlar, şehitlerimizin anlam bulduğu PKK-PAJK çizgisinin en samimi, dürüst savunucuları olarak mücadele tarihimize geçti. Şehadetleriyle biz yoldaşlarına güç kaynağı ve daha fazla yoğunlaşma gerekçesi olan Diyana, Sema, Zîlan, Argeş ve Gabar yoldaşlarımız, gerillanın bugün ulaştığı taktik zenginliğinin gerçek yaratıcıları oldular.
Gerilla mücadelemize canları pahasına taktik yenilik getiren Diyana, Sema, Zîlan, Argeş ve Gabar yoldaşlarımızın başta değerli aileleri olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkımıza başsağlığı diliyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşlarımızın kimlik bilgileri şöyledir:
![]() |
Kod Adı: Diyana Amanos |
Diyana – Heybet Çığ
![]() |
Kod Adı: Sema Mahir |
Sema – Sema Taş
![]() |
Kod Adı: Zîlan Dêrsîm |
Zîlan – Canan Kanat
![]() |
Kod Adı: Argeş Rûken |
Argeş – Yunus Ergün
![]() |
Kod Adı: Gabar Wan |
Gabar – Doğan Berki
Bin yıllardır yaşadığı topraklarda güçlü toplumsal bağlar geliştiren, tarihe yön veren en büyük insanlık devriminde öncülük yapan kadim Kurdistan halkı, sömürgeci güçler tarafından yapay sınırlarla birbirinden ayrılmış ve tarihin en acımasız saldırılarıyla yüz yüze kalmıştır. Bütün saldırılara rağmen özgür yaşam tutkusundan vazgeçmeyen halkımız direniş merkezi Kurdistan dağlarında işgale ve işgalcilere karşı direnmiştir. Soykırım saldırıları altına varlığını koruma savaşı veren yurtsever Kurdistan halkımız, Rêber Apo öncülüğünde gelişen partimiz PKK’le birlikte direniş ve zafer çizgisiyle buluşmuştur. Önderliğimizin bin bir emekle yarattığı, aşılmaz görünen her engeli tek tek aşarak halkımızla geliştirdiği özgürlük yürüyüşü kısa sürede halklaşmış, gelişen direniş serhildanlarla taçlandırılmıştır. Rêber Apo’yla birlikte yeniden yeşeren ve gelişen özgürlük umudu, sömürgeciler arasında büyük bir panik yaratmıştır. Kürt ve Kurdistan kavramlarının üzerine beton döküp, özgür Kürt kimliğini sonsuza dek yok ettiklerini düşünen işgalciler, yükselen mücadelemizi insanlık tarihinin en acımasız saldırılarıyla yok etmek istemişlerdir. Binlerce insanımızı katleden, sayısız yerleşim yerini yakıp yıkan işgalciler, yurtsever halkımızı kadim Kurdistan topraklarında zorla güç ettirerek halkla buluşarak yenilmezleşen Kurdistan Özgürlük Gerillası’nı boğmayı amaçlamıştır. Bütün saldırılara rağmen PKK’yle yeniden dirilen halkımız, onurlu ve özgür yaşam çizgisinden taviz vermeyerek mücadelesini devam ettirmiş ve gittiği her alanı da direniş merkezine dönüştürmüştür.
TC metropollerinden Adana’ya göç etmek zorunda kalan yurtsever bir ailemizde dünyaya gelen Diyana yoldaşımız, bir çok Kürt genci gibi yüreğinde ülke hasretiyle, Kurdistan’dan uzakta büyümek zorunda kalmıştır. Ailesi ve yaşadığı çevrenin yurtsever kültür ve bilince sahip olması Diyana yoldaşımızın kadim Kurdistan topraklarından uzak olmasına rağmen ülke gerçekliği ve mücadeleyle iç içe büyümesini beraberinde getirmiştir. Erken yaşlardan itibaren Rêber Apo’yu, partimiz PKK’yi ve yürütülen tarihi gerilla direnişini tanıyan yoldaşımız, sömürgeci Türk devletinin saldırılarına da yakından tanıklık etmiştir. Yürütülen asimilasyon, inkar ve imha saldırıları karşısında asla cevapsız kalmayan, Kürt gençlerini hedef alan kirli politikalara karşı mutlaka direniş içinde olunması gerektiğine inanan yoldaşımız, mücadele saflarına katılma kararı almıştır. Bir süre gençlik çalışmalarında yer alarak öğrenen ve halkımıza öncülük yaparak işgalcilere karşı direnen yoldaşımız, abisinin 1999’yılında Kurdistan Özgürlük Mücadelesi saflarında şehadete ulaşması ve halkımızı yok oluşun eşiğinden alarak yeniden var eden Rêber Apo şahsında bütün ezilenlerin özgürlük umudunu yok etmeyi hedefleyen Uluslararası Komplo karşısında omuzlarında büyük bir yük hissetmiştir. Mücadelesini yükselterek komploya cevap olmaya ve şehitlerimizin intikamını almaya söz veren Diyana yoldaşımız 1999 yılında Kurdistan Özgürlük Gerillası saflarına katılmıştır.
‘’Kendimizi bize dayatılan kaderin akışına bıraksak her gün Dêrsîm, Zîlan, Koçgirî, Mereş katliamlarıyla yüz yüze kalırız’’ belirlemesinde bulunan Diyana yoldaşımız, bir halkın öz savunması olmadan asla var olamayacağına inanmıştır. Bu temelde halkımızın en doğru ve meşru savunma gücü olan Kurdistan Özgürlük Gerillası saflarına katılarak Uluslararası Komplo’ya ve bu karanlık komployu gerçekleştiren güçlere karışı direnişi yükseltmiştir. Kendisini alev topuna çevirerek Rêber Apo etrafında ateşten bir çember yaratan fedailerin mücadele çizgisini devrimci yaşamının esası haline getiren Diyana yoldaşımız, her gün mücadele temposunu yükseltmek için büyük bir güçle mücadele etmiştir. Yoldaşımız, halkımızın özgür gelecek umudunun taşıyıcısı olan partimiz PKK’ye karşı içten ve dıştan dayatılan tasfiyecilik saldırıları karşısında Rêber Apo çizgisinin militan savunucularından olmuştur. En zor koşullara rağmen özgürlük iradesiyle donanan fedai bir kadın olarak Önderliğimizi, Partimizi ve ölümsüz şehitlerimizin yarattığı değerleri korumayı bilmiştir. Mücadele yaşantısı boyunca birçok farklı alanda ve çalışmada öncü düzeyde yer alarak dönemin ihtiyaçlarına cevap olmuş ve gerekli sorumlulukları omuzlamaktan çekinmemiştir. Rojavayê Kurdistan’da bir süre kalan ve halkımızın örgütlü mücadelesine öncülük yapan Diyana yoldaşımız, BAAS rejimi tarafından tutuklanmış ve üç yıl boyunca sömürgeci zindanlarında kalmıştır. Bu süreçte de direnişinden taviz vermeyen yoldaşımız, mücadelesini büyük bir kararlılıkla devam ettirmiştir.
Xinêrê’den Qendîl’e, Zap’tan Garê’ye, Metîna’dan Avaşîn’e kadar direnişin sürdüğü her alanda pratik yürüten ve yoldaşlarına komutanlık yaparak zafer çizgisinde yürüyen Diyana yoldaşımız, bulunduğu her alanda PKK ve PAJK çizgisinde mücadele yürüten örnek bir militan olmuştur. Yürüttüğü başarılı pratiklerle yetkin bir savaşçı ve dönemin ihtiyaçlarına karşılayan bir YJA Star komutanı olmayı başaran yoldaşımız, her zaman kendisini geliştirmeyi esas almıştır. Tecrübesini yoldaşlarına aktararak onların kutsal PKK yaşamı ve yoldaşlığıyla bütünleşmesini sağlayan Diyana yoldaşımız, emekçi ve mütevazi kişiliğiyle her zaman örnek alınacak bir yoldaşımız olmuştur. Rêber Apo felsefesinde derinleşmek ve Kadın Özgürlük İdeolojisi’nde yetkinleşmek için her zaman yoğunlaşma içerisinde olan Diyana yoldaşımız, aldığı akademi eğitimleriyle bilinç düzeyini en üst seviyeye çıkarmıştır. Zaman ve mekan ayrımı yapmadan bütün devrim görevlerine büyük bir sorumluluk ve ciddiyetle yaklaşan Diyana yoldaşımız, 2013 yılında HPG basın çalışmalarına dahil olmuş ve kısa süre içinde özgür basın geleneğinin yetkin bir propaganda militanı olmuştur. Gurbetelli Ersözler’den Xelîl Dağlar’a uzanan özgür basın geleneği bayrağını gururla taşıyan ve yoldaşlarının mücadelesini yazılarıyla, kamerasıyla halkımıza ve bütün ezilen halklara yansıtan yoldaşımız, basın çalışmalarında yarattığı güçlü etkiyle ön plana çıkmıştır.
Sömürgeci Türk devletinin 2015 yılında başlattığı işgal saldırıları karşısında büyük bir ısrar ve istekle kendisini öneren ve ön cephede yer almak isteyen yoldaşımız, militan kişiliğini yaşamda olduğu kadar savaşa da yansıtmıştır. Avaşîn’de yürütülen tarihi gerilla direnişinin öncülerinden olan Diyana yoldaşımız, komutası altındaki yoldaşlarıyla birlikte efsaneleşen direnişin içinde en önde yerini almıştır. Avaşîn’de işgalcilere ağır darbeler vuran ve gerilla taktiklerini başarılı bir şekilde hayata geçiren yoldaşımız, Parti saflarında öncüleşen Kürt kadın gerçekliğini pratiğine yansıtmıştır. Mücadele içerisinde bilgeliğe doğru yol alan, insanlık adına iyi olan ne varsa hepsini kendi kişiliğinde yaratma mücadelesini veren Diyana yoldaşımız, güçlü yoldaşlık sevgisi ve empati düzeyiyle her soruna çözüm gücü olmuştur.
Yoldaşları arasına asla ayrım koymayan, her yoldaşına karşı adil ve eşit bir yaklaşım, paylaşım içinde olan Diyana yoldaşımız, sömürgecilere karşı olan öfkesini hiç azaltmamış, yaşamda kazanarak gerçek zaferin sağlanacağının bilincinde olmuştur. Cesur ve iddialı katılımıyla nefes aldığı her an’ı mücadeleye adayan, ölümsüz şehitlerimizin mücadele bayrağını layıkıyla taşıyan ve militan bir YJA Star komutanı olan Diyana yoldaşımızın anısı her zaman önümüzü aydınlatmaya devam edecek ve mutlaka zaferle taçlandırılacaktır.
Halkımızın yok oluşun eşiğine getirildiği ve artık her bir Kürt bireyinin kendisine Kürt demekten dahi utanır hale getirildiği bir süreçte Rêber Apo ve partimiz PKK öncülüğünde gelişen özgürlük mücadelemiz kutsal Kurdistan topraklarına bir güneş gibi doğmuş ve bu bereketli toprakların yeniden yaşam bulmasını sağlamıştır. Soykırımcı Türk devletinin halkımıza karşı zafer kazandığına inandığı bir süreçte açığa çıkan bu özgürlük ruhu başta Bakurê Kurdistan olmak üzere tüm Kurdistan’a yayılmış, halkımız yeniden var olmanın müthiş coşkusuyla direniş alanlarına akarak özgürlük mücadelemizin asli taşıyıcılarından olmuştur. Kahraman şehitlerimizin öncülüğünde açığa çıkan özgürlük rüzgarı tüm Bakurê Kurdistan’a yayılmış; Botan, Amed ve Serhed’de halkımız büyük fedakarlıklarla mücadelemizi sahiplenmiştir.
Mücadelemizin erkenden etkili olduğu ve halkımızda karşılık bulduğu alanlardan biri olan Serhed’in Mûş şehri de 90’lı yılların başından itibaren mücadelemizle tanışmış, en yiğit evlatlarını gerilla saflarına katarak özgürlüğe dair umutlarını gerçeğe dönüştürmek istemiştir. Bunun için hiçbir fedakarlıktan çekinmemiş, özgürlük mücadelemizin zafere ulaşması için her türlü bedeli ödemeyi göze almıştır. Mûş’un Tîl ilçesine bağlı Vartînîs köyü de özellikle 1993 yılında mücadelemizle tanışmış, bu yıl içerisinde birçok Vartînîs’li genç mücadele saflarına katılmıştır. Halkımızın partimiz PKK’ye yönelerek onurlu bir duruş sergilemesi soykırımcı Türk devletini derinden sarsmıştır. Halkımızın bu onurlu direnişini hazmedemeyen soykırımcı Türk devleti katliamcı yüzünü bir kez açığa çıkarmış ve masum insanlarımızı katlederek halkımızı mücadeleden alıkoyacağını hesaplamıştır. 3 Ekim1993 tarihinde Vartînîs köyünde de içinde hamile kadın ve çocukların da bulunduğu 9 yurtsever insanımızı vahşice katlederek halkımızı cezalandırılmak ve özgürlük mücadelemizden soğutmak istenmiştir.
Vartînîs’te yurtsever ve Kürtlük geleneklerine bağlı bir ailede doğan Sema yoldaşımız küçük yaşlardan itibaren bu katliam gerçekliği ile yüz yüze kalmış, düşmanı bu katliamcı zihniyeti ile tanımıştır. Bunun için gerillayı hep bir kurtarıcı olarak görmüş, ulaşmak istediği tek amaç olarak belirlemiştir. Sema yoldaşımız düşmanın yoğun baskısından dolayı ailesinin İstanbul’a göç etmesi nedeniyle her ne kadar ülkemiz Kurdistan’dan uzaklaşmak zorunda kalmışsa da her zaman doğduğu topraklara, onu var eden değerlere bağlı kalmayı başarmıştır. Bazı yakın akrabalarının ve 1997 yılında da abisi Mahir – Mehmet Zakir Taş yoldaşımızın gerilla saflarına katılması, Sema yoldaşımızı derinden etkilemiştir. Daha önceden hayranı olduğu gerillaya abisinin de katılması Sema yoldaşımızın gerillaya kutsallık atfetmesine neden olmuş, ulaşılması ve gerçekleştirilmesi gereken bir hayal, amaç ve hakikat olarak değerlendirmesine neden olmuştur. Yaşamının kalan kısmını bu hayali gerçekleştirmek için geçiren Sema yoldaşımız büyüdükçe bu amacına daha fazla bağlanmıştır. Özellikle düşmanın halkımıza yönelik katliamlarına ara vermeden sürdürmesi, özgürlük mücadelesi saflarında yaşanan şehadetler ve halkımızın büyük bir umutla kendisini özgürlüğe adaması Sema yoldaşımızın daha fazla yoğunlaşmasına neden olmuştur. Amacına olan bağlılığı, samimiyeti ve kendisini sistemin her türlü kirinden uzak tatması, Sema yoldaşımızın büyük bir çıkış yaşamasının zemini olmuş, bu zemin üzerinden özgürlüğe kanat çırpmanın arayışında olmuştur.
Abisi Mahir – Mehmet Zakir Taş yoldaşın 2007 yılında Kelareş alanında gerçekleşen düşman operasyonunda donarak şehadete ulaşması, Sema yoldaşımızın gerilla saflarına katılma istemini öne çekmişse de babasının vefat etmesi ve ailenin maddi zorluklar içinde olması nedeniyle bu istemini gerçekleştirememiştir. Fakat hiçbir zaman amacına olan bağlılığında zayıflık yaşamamış, sadece uygun bir zamanı kollamıştır. Kendisini yaşamın her anından sorumlu gören Sema yoldaşımız, ailesinin yaşadığı zorlukları aşması için elinden geleni yapmış, maddi ve manevi anlamda verdiği destekle ailesine karşı sorumluluklarını yerine getirmeye çalışmıştır. Aynı zamanda birçok farklı işte çalışarak hem bir kadın olarak kendi ayakları üzerinde durmayı başarmış hem de ailesinin geçimine katkıda bulunmuştur. Çalıştığı süreçlerde hem bir kadın olarak hem de bir işçi olarak iki defa emek sömürüsüne maruz kaldığını gören Sema yoldaşımızın bu yönlü çelişkileri de artmıştır. Bunun için mücadele içinde olmuş, bir kadın olarak asla mevcut sistemin uygulamalarına boyun eğmemiştir. Artık ulusal sorunlarının yanında kadın ve emekçi kimliğinden dolayı da mevcut sistemle çelişkileri artmış, bu çelişkileri en iyi aşabileceği ve bunun mücadelesini verebileceği yer olarak gördüğü PKK saflarına katılma zamanının geldiğini düşünmüştür.
2013 yılında okuduğu üniversiteyi ve mesleği olan öğretmenliği bırakarak gerilla saflarına katılma kararı alan Sema yoldaşımız her ne kadar büyük bir heyecan, coşku ve istekle gerilla yaşamında kısa sürede büyük gelişmeler kat etmiş olsa da her zaman daha erken katılamamanın burukluğunu yaşamıştır. Bunun için her anını mücadeleye adamış, kısa sürede gerilla yaşamına ve savaşına dair ne öğrenmesi gerekiyorsa öğrenmiş ve bir YJA Star gerillası olarak öncülük misyonuna denk bir katılım sergilemiştir. Daha gerillacılık yaşamının başından itibaren yoldaşlarına verdiği güvenle kritik çalışmalarda görevlendirilmiştir. İdeolojik olarak kendisini günden güne geliştiren ve özgür kadın kimliğine ulaşmaya dair verdiği mücadelede her anında kişiliğinde devrimler yaratmak isteyen Sema yoldaşımız, bunu yaşamına da yansıtarak bütünlüklü bir PAJK militanı olmayı başarmıştır. Bunun için ideolojik yanı ağır basan basın çalışmalarına geçmiş, yaklaşık 2 yıl boyunca YJA Star Basın Merkezi’nde özgür basın emekçisi, yoldaşlarının sesi olmuştur.
Mücadele tarihimizde işgalcilere karşı verilen özgürlük savaşımızın en doruklarda yaşandığı yıllardan olan 2015-2016’da Cîlo alanında basın çalışması yürüten Sema yoldaşımız burada geliştirilen etkili eylemlerin kayda alınmasında, halkımız ve kamuoyu ile paylaşılmasında eşsiz bir emek ve çabanın sahibi olmuştur. Sema yoldaşımız yüreğindeki yoldaş sevgisini, her bir yoldaşının gülüşünü, mücadele gerçekliğini kayıt altına alıp halkımıza mal ederek gösteren ve onların ölümsüzleşmesinde pay sahibi olarak göstermiştir. Rêber Apo ve şehitler gerçekliğine olan sarsılmaz bağlılığı, özellikle de mücadelesine şahitlik ettiği birçok yoldaşının şehadete ulaşması Sema yoldaşımızda mücadele temposunu ve şeklini sorgulamasına neden olmuştur. Mücadelesini daha etkili, zengin ve sonuç alıcı yürüteceğine olan inançla sabotaj branşında eğitim alan Sema yoldaşımız keskin zekası sayesinde kısa sürede eğitimini tamamlayarak uzman bir sabotajcı olarak daha önce basın çalışması yürüttüğü Zagroslara geçmiştir. Uzmanlaştığı branşıyla düşmana ağır darbeler vurabileceğine olan inanç ve özgüvenle pratiğe başlayan Sema yoldaşımız, birçok eylemin hazırlanmasında ve geliştirilmesinde emek vermiştir.
Tereddütsüz katılımı ile birlikte mücadele ettiği her bir yoldaşında daha fazla mücadele etme isteği uyandıran ve onları harekete geçiren Sema yoldaşımız doğal bir öncü olmasının yanı sıra takım komutanlığı görevi üstlenerek de özgürlük mücadelemizde görevini layıkıyla yerine getiren bir komutanımız olmuştur. Yoldaşları olarak Sema Mahir gibi fedakar, özlü ve fedai bir militanla aynı amaçlar için savaşmaktan onur duyduğumuzu belirtiyor, anısını mücadelemizde yaşatacağımızın sözünü veriyoruz.
Zîlan yoldaşımız, Abdalan aşiretine mensup Dêrsîmli olan bir ailenin çocuğu olarak Bayburt şehrinde dünyaya gelmiştir. Zîlan yoldaşımız, zeki ve çalışkan bir genç olarak başarılı bir şekilde okumuş, Tekirdağ Üniversitesini kazanmıştır. Bir kadın olarak kendi ayakları üzerinde durup, öz gücüyle yaşamak için işçi olarak da çalışmış, emek olgusunu tanımıştır. İçinde büyüdüğü hayatı tanıyıp deneyimleyerek büyüyen Zîlan yoldaşımız ülkesi Kurdistan’dan uzakta büyüse de toplumsal köklerini merak edip oraya doğru uzanmak istemiştir. Bir arayış içerisine giren Zîlan yoldaşımız üniversite ortamında tanıdığı Kürt ve yurtsever öğrencilerle yakınlaşmış, yakın ilişkiler kurmuş, kendisini tanımaya başlamıştır. Bu sayede Kurdistan Özgürlük Hareketi’ni, verilen amansız mücadeleyi tanımış ve ilgi ile araştırmıştır. Apocu ideolojinin insanı köklerine ve özüne doğru yönelterek kendisini tanımasını sağlatan ve oradan çıkışı gerçekleştiren özelliğini görmüş, bu temelde ilgi ve merakı artmıştır. Rêber Apo’nun ideolojisini, felsefesini, Kürt halkına Önderlik etmesini ve özellikle de kadın özgürlüğü için verdiği mücadeleyi tanıdıkça arayışlarının cevabını bulmuş ve Apoculukta tercih kılmıştır. Bir dönem yurtsever gençlik çalışmalarında yer alsa da üniversiteyi ikinci sınıfta bırakarak, Uluslararası Komplo ile Kürt soykırım gününe çevrilen 15 Şubat 1999 komplosunun yıl dönümünde, komploya karşı cevap olarak 15 Şubat 2014 tarihinde yüzünü Kurdistan’ın dağlarına dönmüş ve Apocu bir devrimci olmaya karar vermiştir.
Çok anlamlı bir günde PKK saflarına katılarak doğru bir başlangıç yapan Zîlan yoldaşımız, Rêber Apo’nun sıradan bir insan olmadığını, bir halkın kimliğini, iradesini ve özgür geleceğini kişiliğinde somutlaştırmış bir Önderlik olduğunu görmüştür. Özellikle Rêber Apo’nun başta kadınlar, Kürt halkı ve ezilen tüm halklar için tüm ömrünü soluksuz bir maratonda mücadele ederek geçirmesini ve halen İmralı’da büyük bir direniş içerisinde olmasını gördükçe büyük bir minnet ve bağlılıkla bu özgürlük davasına katılmıştır.
Yüksek bilinç ve büyük inançla PKK saflarına katılan Zîlan yoldaşımız, gerilla saflarında şahitlik ettiği yoldaşlık ilişkilerinden derinden etkilenmiştir. PKK’nin ve PKK yoldaşlığının kendisi için onurlu bir yaşamı, dağ yaşamının ise mücadeleyi ifade ettiğini dile getirmiştir. PKK’ye katılarak kapitalist modernitenin bencil-bireyci kişiliğinden arınıp uzaklaşarak komünal değerler temelinde yeni toplumsallığa, özgür birey olmaya doğru yol aldığını belirtmiştir. Bu gelişim temelinde kendisine bir kimlik belirlemiş, Zîlan Dêrsîm ismini alarak, Dêrsîmli kimliğini büyük bir onurla taşıma ve Zîlan (Zeynep Kınacı) gibi özgür ve fedai bir kadın olma kararı almıştır. Metîna alanında iki yıl boyunca gerillacılık yapmış, büyük tecrübeler edinmiş, dağlı bir Kürt kadını olup dağlarla bütünleşmiştir.
Zîlan yoldaşımız, sürekli olarak kendisini geliştiren, kişiliğine yüce insanlık erdemlerini kazandıran, bilincini aydınlatarak özgürleşen ve özgürleştikçe güzelleşen bir militan olarak devrim yürüyüşüne ivme kazandırma kararı alır. Büyük çıkışlar yapmak ve Zîlan Dêrsîm ismine hakkını vermek için fedailer kurumu olan Hêzên Taybet örgütlemesine dahil olma şansına erişir. Hêzên Taybet içinde fedakarlığı, yoldaşlığı, hesapsız katılımı, ölçülü yoldaşlığı, kadın özgürlük çizgisinde derinleşen ve derinleştikçe bunları kişiliğinde somutlaştıran duruşuyla yoldaşlarının sevgi ve saygısını kazanır. Bir Dêrsîmli olarak düşmanın Dêrsîm halkına yaptığı zulümleri, soykırım saldırılarını, kendi topraklarından uzakta büyümesini hatırladıkça özgürlük mücadelesine daha büyük bir aşk ve istekle katılır. Önüne koyduğu Zîlanlaşma hedefini adım adım, emek vererek ve sabırla gerçekleştirmeye çalışır. Zîlan yoldaşımız, önünde parlak bir gelecek, özgür bir yaşam, halkı ve ülkesi için yapabileceği daha çok şey varken, talihsiz bir biçimde gelişen düşman saldırısında çok erkenden şehadete ulaşmıştır.
Zîlan yoldaşımız kahramanlık çizgisinden taviz vermeyerek, özgür yaşama aşkla bağlı olan, özgürlük uğruna Besê, Zarîfe, Sara, Bêrîtan ve Zîlanlar gibi sonuna kadar mücadele ederek ailesinin ve Dêrsîm halkının her daim gurur duyacağı yiğit ve devrimci bir Kürt kadını olarak adını mücadele tarihimize yazmıştır.
Argeş yoldaşımız Wan’ın Erdîş ilçesinde yurtsever, özgürlük mücadelesinde katılım ve şehitleri olan değerli bir ailede doğmuştur. Aile ve akrabalarının bu özellikleri sayesinde daha küçük yaşlardan itibaren Partimizi tanımaya başlamıştır. Yine köylerine giden gerilla gruplarını gören Argeş yoldaşımız, gerillanın duruşundan, savaşından ve heybetinden etkilenmiştir. Bunun için daha küçük yaşlardan itibaren gerillaya ilgi duymuş, ulaşmak istediği hedef haline getirmiştir. Sistem okullarında 12 yıl okuyan Argeş yoldaşımız, artan kalan zamanlarında da köyde çobanlık yapmış, ailesinin geçimine yardım etmiştir. Köy ortamında doğal toplum özellikleriyle büyüyen yoldaşımız aynı zamanda emekçi kişiliği ile de çevresinde sevilen biri olmuştur. Argeş yoldaşımız çevresine karşı duyarlılığı sayesinde, düşmanın halkımıza yönelik saldırılarını, soykırım politikalarını çözümleyebilmiştir. Düşmanın bu yönelim ve baskılarına karşı mücadele edilmesi gerektiğini bilen yoldaşımız, bu temelde arayışlara girmiştir. Bir süre gittiği Türkiye metropollerinde düşmanın halkımıza olan faşizan tutum ve yaklaşımlarına tanıklık eden Argeş yoldaşımız tekrar Kurdistan’a dönmüş ve mücadele saflarına katılma kararı almıştır.
2014 yılında yüzünü Kurdistan dağlarına dönen Argeş yoldaşımız Serhed alanından gerilla saflarına katılmıştır. Bakurê Kurdistan alanında birkaç gün kaldıktan sonra Medya Savunma Alanları’na geçmiştir. Yol sürecinde gördüğü gerillaların yaşamından, yoldaşlıklarından ve insana verdikleri değerden etkilenmiş; ne kadar doğru bir karar verdiğini anlamıştır. Heyecanlı ve yeni bir yaşama kapıyı araladığı yol sürecinden sonra Xakûrkê alanına geçen Argeş yoldaşımız gerilladaki ilk eğitimini burada almıştır. Aldı eğitimle kısa sürede dağ ve gerilla yaşamına adapte olan Argeş yoldaşımız, öğrenmeye açık karakteri sayesinde kendisini an be an geliştirmiştir. Anladıklarını hemen yaşamda da uygulama çabasında olan Argeş yoldaşımız, aldığı Parti kültürü sayesinde kişiliğinde önemli dönüşümler yaratmıştır. Aldığı eğitimlerle düşman gerçekliğini daha fazla bilince çıkarma imkanı bulan yoldaşımız bir an önce soykırımcı düşmanla savaşmak istemiş ve bunun için ısrarcı olmuştur.
Eğitim sürecindeki katılımı ile yoldaşlarına öncülük etmeye başlayan Argeş yoldaşımız bu katılım düzeyini daha sonra gittiği pratik sahalarda da sürdürmüştür. Bu nedenle birlikte yaşadığı her bir yoldaşında iz bırakmayı başarmıştır. Gerillacılığa başladığı Xakûrkê alanında pratik çalışmalara dahil olan Argeş yoldaşımız canlı, sıcak kanlı ve atılgan katılımı ile kısa sürede pratik çalışmalara dahil oluştur. Düşmanın halkımıza yönelik gerçekleştirdiği saldırılara karşı cevap olarak eylem düzenlemeyi en büyük hayallerinden biri yapan Argeş yoldaşımız yaşadığı yoğunlaşmalar ve ulaştığı profesyonel gerilla tarzı ile bu hayalini gerçekleştirme imkanı bulmuştur. Bu temelde Xakûrkê alanında düşmana karşı gerçekleştirilen ve ağır darbelerin vurulduğu birçok eyleme katılmış, soykırımcı düşmandan yılların öcünü almasını başarmıştır. Bunun için tüm yoldaşlarının sevgi ve saygısını kazanan Argeş yoldaşımız alanda öncülük rolü üstlenen yoldaşlarımızdan olmuştur. Askeri alandaki başarılarını ideolojik yetkinlikle perçinleyerek bütünlüklü bir Apocu militan olmayı hedefleyen yoldaşımız bunun için sürekli okumuş, bu okumalardan anladıklarını yoldaşlarıyla paylaşmış ve yoldaşları ile birlikte gelişmeyi öncelemiştir. Bundan dolayı kendisi ile birlikte pratik yürüten yoldaşları için bir komutan, öğretmen ve iyi bir yoldaş oluştur.
Yoldaşlığındaki sadeliği, samimiyeti ve moralli katılımı ile tüm yoldaşlarının yüreğinde yer edinen öncü militan Argeş yoldaşımız şehadeti ile de yoldaşlarına güç kaynağı olarak düşmana karşı daha etkili ve sonuç alıcı mücadelenin gerekçesi olmuştur.
Gabar yoldaşımız Serhed’in direniş merkezi Wan’da yurtsever Birûkî aşiretine mensup bir ailede doğmuştur. Ailesinin Kürt kültür ve geleneklerine sahip olması ve Partimiz ile açığa çıkan ulusal bilinçlenmeyle yurtseverleşmesi nedeniyle daha küçüklüğünden itibaren özgürlük mücadelemizi duymuş, sempati beslemiştir. Üniversitede sosyoloji bölümünde okuduğu sıralarda partimiz PKK’yi daha yakından tanıma fırsatı bulan Gabar yoldaşımız burada bir süre faaliyetlerde kalmıştır. Bu süreçte Partimizi daha yakından tanımış, sempatizanlığı bilinçli bir bağlılığa dönüşmüştür. Bu bağlılığı profesyonel bir devrimciliğe dönüştürmeyi çok istemesine rağmen ailesinin maddi zorlukları nedeniyle üniversiteden sonra çalışmaya başlamıştır. Böylece ailesine karşı olan görev ve sorumluluklarını yerine getirmiş bu anlamıyla sevilen ve sayılan biri olmuştur. Fakat yüreğine işleyen PKK sevdası Gabar yoldaşımızın arayış ve yoğunlaşmalarını sürdürmesine neden olmuş, bir yandan çalışırken bir yandan da halkımızın özgürlük istemlerine cevap olmak istemiştir. 2014 yılında özellikle Rojava ve Şengal alanlarına yönelik gerçekleşen DAİŞ saldırıları karşısında onurlu bir Kürt genci olarak cevap olması gerektiğine kanaat getirmiş ve kendisine sunulan rahat yaşam alışkanlıklarını elinin tersi ile iterek özgürlük saflarında savaşmayı tercih etmiştir.
Halkımızın özgürlüğünü ve onurlu yaşamını her şeyin üzerinde gören Gabar yoldaşımız bunun için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olmuştur. Gerilla saflarındaki ilk eğitimini Xakurkê alanında gören yoldaşımız üniversite bitirmesine rağmen aldığı PKK eğitimi ile aslında sistem okullarında hiçbir şeyin öğretilmediğini, sadece düşmanın asimilasyon ve soykırım politikalarına hizmet eden derslerin verildiğini anlamıştır. Bunun için tüm bildiklerini sorgulayan Gabar yoldaşımız yeni bir yaşama başladığı gibi öğrenmeye de yeniden başlamıştır. Aldığı eğitimlerle Kürt ve Kurdistan gerçekliğini, düşmanın halkımıza yönelik soykırım siyasetini daha fazla bilince çıkarmıştır. Bilinçlendikçe partimiz PKK’ye olan bağlılığı daha da artmış, Partimizin halkımız için vazgeçilmez bir nimet olduğunun bilincine varmıştır. Bunun için büyük bir istek ve heyecanla çalışmalara katılmış, başarı dışında kendisi için herhangi bir ölçüyü kabul etmemiştir. Gerillaya katıldığı Xakûrkê alanında pratik çalışmalara dahil olan Gabar yoldaşımız, heyecanlı ve istekli katılımı ile kısa sürede yetkin bir gerilla olmuştur. Özellikle düşmanın 2015 yılından itibaren Hareketimize ve halkımıza yönelik saldırılarını daha boyutlandırması Gabar yoldaşımızın kendisini gerilla taktiklerinde daha da derinleştirmesini sağlamıştır. Çünkü gerçekleşen düşman saldırılarına ancak bu şekilde cevap olabileceğinin bilincindedir. Yine var olan entelektüel düzeyini tamamen yoldaşlarının hizmetine sunmuş, yoldaşlarının gelişimine katkıda bulunarak yoldaşlık görevini bu biçimi ile de yerine getirmek istemiştir.
Düşmanın Medya Savunma Alanları’na yönelik saldırılarını daha da artıracağını öngören yoldaşımız, bunun için düşmana karşı sürekli eylem halinde olunması gerektiğini düşünmüştür. Bu temelde Xakûrkê alanında düşmana karşı gerçekleştirilen birçok eyleme bizzat katılarak bu yoğunlaşmalarını pratiğe de geçirmiştir. Savaş meydanındaki cesareti ve tereddütsüz katılımı ile yoldaşlarının gücüne güç katmış, yoldaşlığın gereği olarak yük olan değil yük kaldıran olmuştur. Birlikte çalışma yürüttüğü yoldaşlarının yaşam duruşlarından, katılımından etkilenen Gabar yoldaşımız derin duygulu ve yoldaşlarını hissetmesiyle de yoldaşlarını etkilemeyi başarmıştır. Bunun için tüm yoldaşlarının saygı ve sevgisini kazanmış, aranan değerli yoldaşlarımızdan olmuştur.
Samimi ve dürüst katılımı, Apocu ideolojideki keskinliği ile öncü bir militan olmayı başaran Gabar yoldaşımız, düşmanın soykırım politikalarına karşı her bir Kürt gencinin örnek alması gereken onurlu bir militan olarak mücadele etmiş ve ölümsüzler kervanına katılmıştır.
9 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi
Basına ve Kamuoyuna!
Partimizin Apocu fedai militanı, öncü komutanı, bilim insanı, teknik ustası ve dervişane yaşamı şahsında somutlaştıran Cesur Azad yoldaş, 1 Aralık 2022 günü gerçekleşen düşman saldırısında şehadete ulaştı. Yeri doldurulamaz büyüklükte bir devrimci olan fedai komutanımızın anısına sahip çıkacağımızın, mücadelesini büyüteceğimizin, uğruna tüm yaşamını adadığı çalışmalarını geliştirip zafere yürüyen devrimimizin temeli haline getireceğimizin sözünü veriyoruz. Bu temelde değerli yoldaşımızın ailesine, yurtsever Mêrdîn halkımıza ve tüm Kurdistan halkına başsağlığı diliyoruz.
Cesur Azad yoldaşımızın kimlik bilgileri şöyledir:
![]() |
Kod Adı: Cesur Azad |
Cesur – Edip Temiz
Mêrdîn şehri Kürt halkı için binlerce yıldır yurt olan, Kürtlüğün kök saldığı kadim bir şehrimizdir. Mitanniler’den Medler’e, Medler’den günümüze kadar Kürt halkının yaşadığı mekan olmuştur. Kürtlük bilincini, dilini ve kültürünü çok canlı bir şekilde yaşayan Mêrdîn halkımız, her daim toplumsal kimliğine ve ülkesine bağlılıkta örnek olmuştur. Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’nin çıkışıyla birlikte Apocu harekete gönül veren Mêrdîn halkı, erkenden yurtseverleşmiştir. Ölümsüz yoldaşımız Ferhat Kurtay gibi öncü yiğitlerinin yaktığı direniş ateşi harlanarak bugünlere kadar ulaşmıştır. Mêrdîn yöresinin her bir yeri direniş mekanına dönüşmüştür. Çemê Şikestûn’dan Tûrcel’e, Bagok’tan Nisêbîn’e kadar dağları, ovası ve yerleşim yerleriyle tarihi direniş destanlarının yaşandığı ve yazıldığı bir kent olmuştur. Asil yurtseverlik duyguları ve direnişçi karakteriyle 1990’lardan itibaren serhildanlara kalkan Mêrdîn halkı, serhildan halkı olup tüm Kurdistan’a örnek teşkil eden yurtseverliğin adı olmuştur. Mêrdîn halkının asil yurtseverliği bağrından çıkardığı binlerce yiğit kadın ve erkek evladını Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ne katmıştır.
Yurtsever Mêrdîn halkımızın mücadelemize kazandırdığı soylu evlatlarından biri de Cesur Azad yoldaşımızdı. Cesur yoldaşımız, 1978 yılında Şemrex’e bağlı bir köyünde, yurtsever bir ailede dünyaya geldi. Cesur yoldaşımız, ilkokula kadar okudu. Fakat ekonomik nedenlerden dolayı küçük yaşta bir işçi olarak çalışmaya başladı. Genç yaşta alın terini akıttı, emek olgusuyla tanıştı, aşçılıktan teknik çalışmalara kadar birçok işte çalıştı. Cesur yoldaşımız, Türkiye metropollerinde ve doğduğu topraklardan uzakta çalışsa da metropollerin insanı yutan ve özünden çıkaran her türlü kültürel asimilasyonuna karşı duruş sahibi oldu. Köyünden edindiği doğal toplum özelliklerini kaybetmedi, özünü yitirmedi ve kendi kökleri üzerinde yeşeren bir yaşamı seçti. Türkiye metropollerinde çalışırken faşist Türk ulus-devlet sisteminin Kürtleri hakir gören yaklaşımlarını, Kürtlüğü yok sayan politikalarını, başta Kürtler olmak üzere tüm ezilenlerin emeğini sömürmesini bizzat görüp yaşadı. Şahit olduğu haksızlıkları, adaletsizliği asla hazmetmedi. Cesur yoldaş, toplumsal kimliğinin yok sayılmasına ve emeğinin sömürülmesine başkaldırıp arayış içerisine girdi. Bu arayışları sonucunda 2003 yılı baharında yüzünü Kurdistan dağlarına dönüp gerilla saflarına katıldı.
Gerilla yaşamına büyük bir iddia ve istemle katılan Cesur yoldaşımız, olgun kişiliği, merakı ve girişkenliği ile erkenden yoldaşları arasında sevilen bir gerilla oldu. Düşman okullarında fazla okumamış olmayı kendisine hiç dert etmedi ve devrim okulunun iyi bir öğrencisi olup kendisini geliştirmeye başladı. Parti ideolojisini bizzat Rêber Apo’dan öğrendi, derinliğine idrak etmek için kafa yordu ve yoğunlaştı. Hareketimize ihanetçi tasfiyeci eğilimin dayatıldığı 2003 döneminde katılım yapan Cesur yoldaş, en doğru öğrenme yönteminin Önderliği Önderlik’ten öğrenmek olduğunu görüp Rêber Apo’nun yaptığı kişilik çözümlemelerine ve savunmalara sarıldı. Her daim kendisinde büyük bir anlam ve düşünce gücü yaratmayı amaçladı, bu temelde çabaladı ve bu yüzden ne savrulmayı yaşadı ne de herhangi bir gün Apocu çizgiden saptı. Özlü, samimi, girişken ve çalışkan bir gerilla olan Cesur yoldaş, istikrarlı gelişim düzeyiyle yoldaşlarının dikkatini çekti. Zap’tan Garê’ye kadar kaldığı her alan ve çalışmada çalışkanlığıyla öne çıkan Cesur yoldaşımız, örgüt yönetimindeki yoldaşların yanında kaldı, çalışmalarına katıldı. Bu çalışmalara büyük katkılar sağlayan Cesur yoldaşımız, aynı zamanda örgütsel çizgi savaşçılığını, yönetim sanatını, Parti öncülüğünün inceliklerini öğrendi ve kendisini derinleştirdi. Devrim yürüyüşünde önemli dönüm noktalarını ifade eden bu süreçler, Cesur yoldaşımıza büyük tecrübeler kazandırmıştır.
Mücadeleye katılım düzeyini ve temposunu büyütmek isteyen Cesur yoldaş, devrim yürüyüşünü fedai tarzda sürdürmek amacıyla Hêzên Taybet’e katıldı. Fedaice mücadele eğitimini başarıyla tamamlayan yoldaşımız, gerillanın bilim-teknik alanındaki çalışmalarına dahil oldu. Demokratik Modernite Gerillacılığının önemli bir boyutu olan bilim-teknik alanındaki çalışmaların altyapısını kurmak, bu çalışmalarda gelişme kaydetmek, ivme kazandırmak, gerillanın savaş tekniğine hakimiyetini geliştirmek ve yeni icatlar geliştirmek Cesur yoldaşımızın temel amacı oldu. Cesur yoldaş, hiçbir zaman imkanları tüketen bir devrimci olmadı, daima yaratılan değerlere değer katmayı ve mücadeleyi büyütmeyi esas aldı. Her işini sağlam yapmayı, sağlamlılığı kadar işlevsel kılmayı ve estetiğine dikkat ederek güzelleştirmeyi hedefledi. Bu temelde gece gündüz demeden amaca kilitlendi, yüksek bir tempoda adeta ibadet edercesine çalıştı. Cesur yoldaşımız, üretmenin, yeniyi yaratmanın ve mücadelemizin hizmetine koymanın büyük heyecanını yaşayarak sürekli ve istikrarlı devrimciliğin abidesi haline geldi.
Gerilla mücadelemizin efsanevi komutanlarından Fazıl Botan yoldaşın komutasında, onun görüşlerinden ve taktik tecrübesinden yararlanarak, bizzat tartışarak tekniği taktiği hizmetine koymanın arayışı içinde oldu. Yıllarca bıkmadan, herhangi bir gerekçe üretmeden bu arayışlarını ürüne dönüştürüp gerilla mücadelesine büyük katkılar sağladı. Cesur yoldaş, bir atölyede büyüttüğü devrim düşünü ürünlere dönüştürdü ve yarattığı ürünlerle yoldaşlarının omuzundaki silah, elindeki savaş tekniği ile her gün Zap’ta, Avaşîn’de, Xakurkê’de ve Bakur’da oldu. Rêber Apo’nun, ‘’en büyük teknik insandır’’ sözünü şahsında somutlaştıran Cesur yoldaş, fazla okumamış olmasına rağmen üniversite bitirmiş teknisyen ve mühendisleri geride bırakan bilimsel bilgiye, mucitleri kıskandıran yaratıcılığa, ustaları geride bırakan maharette bir pratik ortaya koydu. Bu anlamda özgürlük amacına kilitlenmiş Apocu fedai militanlığın neler yaratabileceğinin ve hangi düzeye ulaşabileceğinin en büyük ispatı oldu.
Cesur yoldaş, Parti ölçülerindeki tutarlılığı, ret-kabul ölçülerine sahip olması, bulunduğu her ortama örgütsel yaşamı hakim kılması, askeri düzen ve disiplini oturtmasıyla öncü ve örnek bir komutan oldu. Kendisini yoldaşlarının gelişiminden sorumlu gördü, çaba gösterdi, yoldaşlarını büyük bir mütevazılıkla dinledi, tartıştı, etkili kavratma yeteneği ve zengin yol-yöntemlerle eğitti. Akışkan kişiliğe sahip olan Cesur yoldaş, devrim yaşamında ‘’olmaz, olamaz’’ kavramlarına asla yer vermedi. Apocu ideolojiden aldığı güç ve ilhamla her zaman bir çözüm yolu bulmayı, icat geliştirip yaratmayı başarabildi. Çok boyutlu yekpare devrimciliğiyle hesapsızca katıldı ve mücadele etti. Tüm ömrünü her şeyini borçlu olduğu Önderliğine, halkına ve şehit yoldaşlarına layık olma çabasıyla geçirdi. Cesur yoldaşımız, gazi bir arkadaşımızdı, bir elini bilekten kaybetmişti ama bunu asla kendisine bir engel olarak görmedi, bir elle neler yapılabileceğini yoldaşlarına, dosta ve düşmana gösterdi.
Adı gibi yüksek cesarete sahip olan Cesur yoldaşımız, uzun yıllar boyunca soluksuz mücadele edip çalıştı. Eğitim akademilerine gidip eğitim görme ve yoğunlaşma imkanını fazla bulamadı. Ancak yaşamının her anını eğitime çevirdi, 24 saat Önderlik ile yaşamayı esas aldı, düşündü, yoğunlaştı ve yoldaşlarını yoğunlaştırdı. Kadın özgürlük çizgisini kavrayan, özgür kadınla doğru yoldaşlığa ulaşmaya çalışan, kadın yoldaşlarına büyük bir sevgi ve saygıyla yaklaşan ve özgürlük ölçüleri temelinde hareket etmeyi esas alan bir yoldaşımızdı. Bu özellikleri ile kadın yoldaşlarının sevgi ve saygısını kazanmıştı.
1 Aralık 2022 günü bir görevden dönerken gerçekleşen düşman saldırısında şehadete ulaşan Apocu fedai militan ve Demokratik Modernite Gerillacılığının yaratıcı komutanı Cesur yoldaşımız yarım kalan projelerini gerçekleştirip, onun şahsında tüm şehitlerimize layık olmanın çabasıyla mücadelemizi zafere taşıyacağımızın sözünü bir kez daha yineliyoruz.
6 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi
Basına ve Kamuoyuna!
![]() |
Kod Adı: Vînar Hêvî
|
Soykırım kıskacına alınan, tarihin en acımasız saldırılarına maruz bırakılan ve yok oluşun eşiğine getirilen bir halkı yeniden dirilten Rêber Apo öncülüğünde gelişen partimiz PKK, tarihin en görkemli direniş destanını ortaya çıkarmıştır. Hiçbir umut emaresinin olmadığı koşullarda iğneyle kuyu kazırcasına ilmek ilmek örülen ve bugün bütün ezilen halkların, kadınların ve gençlerin özgür gelecek umuduna dönüşen partimiz PKK, ölümsüz şehitlerimizin kanlarıyla yarattıkları kutsal değerler üzerinde inşa edilmiştir. Sömürgecilerin insanlık dışı saldırılarına rağmen onurlu yaşamda ısrar eden yurtsever halkımız Rêber Apo’nun özgürlük yürüyüşüne büyük bir heyecanla katılmış ve geliştirdiği serhildanlarla özgürlük mücadelemizi sahiplenmiştir. Kurdistan’ın her karışına yayılan onurlu yaşam ve özgür gelecek ısrarının takipçi halkımızın yiğit evlatları saldırıların en yoğunlaştığı dönemlerde mücadele saflarına akarak direnişi yükselmişlerdir. Her an’ı keskin bir mücadeleyle geçen direnişimiz, serhildanlar içinde yetişen, işgale ve işgalciye geçit vermeyen Apocu kuşaklar yetiştirmiştir.
Kurdistan’da direnişin ilk halklaştığı ve serhildan bayrağının en yüksekte dalgalandığı merkez olan Amed kentimiz, mücadele tarihimize damga vuran ilklere tanıklık etmenin haklı gururunu yaşamıştır. Partimiz PKK’nin kuruluşuna tanıklık eden ve Amed Zindan Direnişi’nin yarattığı zafer ruhuna her dönem sahip çıkan Amed kentimiz, binlerce evladını mücadele saflarına göndermiş, direniş saflarında şehadete ulaşan evlatlarını serhildanlarla karşılamıştır. Kesintisiz direnişin merkezi olan yurtsever Amed halkımız işgalci Türk devleti tarafından özel olarak hedef alınmıştır. Asimilasyon, inkar ve imha politikalarıyla Amed halkımızın özgürlük iradesi ve istemini yok etmek isteyen işgalcilerin bütün saldırıları geliştirilen direnişle cevaplandırılmış ve işgalciler hedeflerine ulaşamamıştır.
Sömürgeci Türk devletinin saldırıları nedeniyle yaşadığı kadim topraklardan metropollere göç etmek zorunda kalan birçok yurtsever ailemiz, gittikleri her yere direniş kültürünü beraberinde götürmüş ve mücadeleyle bağlarını asla koparmamıştır. Aslen Amed’li olan ve işgalcilerin saldırıları nedeniyle Adana’ya göç etmek zorunda kalan yurtsever bir ailemizde dünyaya gelen Vînar yoldaşımız, PKK’nin yarattığı direniş geleneğine bağlı ve Kurdistani değerlerle iç içe büyümüştür. Kutsal Kurdistan topraklarından uzakta büyümesi yoldaşımızın yurtseverlik duygularını azaltmamış, tersine bu duruma yol açan işgalcilere karşı büyük bir öfke duymasını sağlamıştır. Yüreğinde ülke hasretiyle büyüyen Vînar yoldaşımızın ailesinden ve yakın çevresinden Kurdistan Özgürlük Mücadelesi saflarına katılımların olması, yoldaşımızın aynı zamanda Rêber Apo ve partimiz PKK’yle erkenden tanışmasına vesile olmuştur. Genç ve onurlu bir Kürt kadını olarak mücadele saflarına atılmakta tereddüt yaşamayan yoldaşımız, mücadele içinde kararlaşma düzeyini sürekli yükseltmiştir. Bu süreçte Rêber Apo’nun çözümlemelerini okuyan ve çok etkilenen yoldaşımız, kadın kimliğinin ve gerçek özgürlüğün nasıl sağlanacağını bilince çıkarmıştır. Rojava’da, Şengal’de, Mexmûr’da halkımıza karşı geliştirilmek istenen soykırım saldırılarına mutlaka cevap vermesi gerektiğine inanan yoldaşımız, imha saldırılarının yoğunlaştığı 2015 yılında Kurdistan Özgürlük Gerillası saflarına katılarak düşmana gereken cevabı vermiştir.
Kurdistan dağlarında hep hasretini duyduğu ülke topraklarıyla buluşan Vînar yoldaşımız, Kurdistan dağlarında öz kimliğini bulmuştur. Qendîl alanında ilk gerillacılık eğitimini tamamlayan yoldaşımız aynı alanda pratik çalışmalara başlamıştır. Qêndîl alanında yürüttüğü üç yıllık gerillacılık pratiğiyle yetkin bir öncüye dönüşen Vînar yoldaşımız, sürekli kendisini geliştirerek dönemin görev ve sorumluluklarına cevap olmayı esas almıştır. Samimi ve mütevazi kişiliğiyle hemen dikkatleri çeken Vînar yoldaşımız, bulunduğu her ortamda hızla yoldaşlarıyla bütünleşmiştir. Araştırmacı kişiliğiyle sürekli kendisini ve çevresindeki yoldaşlarını geliştirmiş, emekçi kişiliğiyle hep ön planda olmuştur. Mücadelesinde yüksek tempolu bir katılımı esas alan Vînar yoldaşımız asla sıradan bir yürüyüşü kabul etmemiştir. Tüm yaşamını, kişiliğini Önderlik gerçekliği karşısında sorgulayan yoldaşımız hiçbir zaman kendisini yeterli görmemiş, hep daha fazla katılmanın yollarını aramıştır. Cesur ve fedakar özellikleriyle öne çıkmış, tüm yoldaşlarına örnek olmuştur. Bulunduğu her ortama kendi rengini katan, moral veren Vînar yoldaşımız bu özellikleriyle bir YJA Star gerillası olarak öncülük rolünü yerine getirmeyi başarmıştır. Kardeşi Derwêş Demhat (Firat Sağlam) ve yakın akrabası Arîn Dêrsîm (Pelda Sağlam) yoldaşlarımızın Rojava’da insanlık düşmanı DAİŞ çetelerine karşı savaşırken şehadete ulaşması, Vînar yoldaşımızın şehitlerimizin mücadele mirasına daha büyük bir güçle sahip çıkmasını sağlamıştır. Ölümsüz şehitlerimizin emeklerine verilecek en doğru cevabın direnişi yükselterek zafere taşımak olacağı gerçeğine bağlı kalan yoldaşımız, bu çizgide güçlü bir katılım sahibi olmuştur. Büyük bir anlam derinliği yakalayan Vînar yoldaşımız, ideolojik alanda yakaladığı derinliği askeri alandaki katılımına da yansıtmıştır. Aldığı akademik eğitimlerle gerillacılık taktiklerinde yetkinleşen yoldaşımız, sömürgeci Türk ordusunun Zap, Avaşîn ve Metîna alanlarını hedef alan işgal saldırıları karşısında en ön cephede yerini almış ve fedaice savaşmıştır. Cenga Xaburê Şehîd Savaş Maraş Devrimci Hamlesi’nde aktif olarak yer alan ve hareketli tim tarzını başarılı bir şekilde pratiğe aktaran Vînar yoldaşımız, işgalcilere ağır darbeler vurulan birçok eylemde yer almıştır.
Devrimci yaşantısı boyunca fedaice savaşan ve büyük bir güçle yaşama katılan Vînar yoldaşımız, PKK ve PAJK çizgisini yaşamının her alanına yansıtmıştır. Fedakarca nefes aldığı her an’ı halkımızın özgür geleceğine adayan Vînar yoldaşımızın ardında bıraktığı mücadele mirası mutlaka zaferle taçlandırılacaktır.
Basına ve Kamuoyuna!
20 Haziran 2023 günü, Gever’in Warê Teço bölgesinde görevi başında olan bir grup yoldaşımız ile işgalci Türk ordusu arasında temas yaşandı. İşgalci Türk ordusu güçlerimizin bulunduğu bölgeye yönelik operasyon gerçekleştirdi ve saat 06:00’da güçlerimiz düşman operasyonunu hedefleyerek etkili şekilde vurdu. Yaşanan çatışmada 1 işgalci cezalandırıldı. Çok sayıda olmasına rağmen karadan yoldaşlarımızın üzerine gidemeyen, göğüs göğüse çatışmayı göz alamayan korkak Türk ordusu, bir kademe geri çekildi ve yoldaşlarımızın olduğu alanı savaş uçaklarıyla bombaladı. Gerçekleşen bu bombardımanlarda Avareş Pirsûs, Raman Sinê ve Serxwebûn Amed yoldaşlarımız şehadete ulaştı.
Yüksek cesaretleriyle düşmanı korkutan ve düşmana darbe vurarak şehadete ulaşan yoldaşlarımızın değerli ailelerine ve yurtsever Kurdistan halkımıza baş sağlığı diliyoruz.
Şehadete ulaşan yoldaşımızın kimlik bilgileri şöyledir:
|
Kod Adı: Avareş Pirsûs |
Avareş – Ahmet Demir
|
Kod Adı: Serxwebûn Amed |
Serxwebûn – Şehmus Akyol
Kod Adı: Raman Sine |
Raman – Muhammed Fuad Nusreyî
Avareş Pirsûs yoldaşımız, kadim Riha şehrinin yurtseverliğiyle bilinen Pirsûs (Suruç) ilçesinde dünyaya geldi. Ailece Dîlok’a göç ettikleri için orada büyüyen Avareş yoldaşımız, yurtsever bir ortam içinde yetişti. Bu yüzden Kurdistan Özgürlük Mücadelesi’ni erken yaşlardan itibaren tanıdı. 6 kardeşin en büyüğü olan Avareş yoldaşımız, toplumsal görevlerinin bilinciyle erkenden olgunlaştı, bir yandan 9 yıl boyunca okurken diğer yandan da eczacıda çalıştı ve kendi emeğiyle ayakta durmasını bildi. Avareş yoldaşımız, ailesinden aldığı güçlü toplumsal ahlak ve değerlere bağlılık ile kapitalist modernitenin ve asimilasyoncu TC devletinin gençler üzerindeki politikalarına asla aldanmadı, her daim özünü korumasını bildi. Kurdistan Özgürlük Gerillası’na karşı büyük bir sempati besleyen Avareş yoldaşımız, mücadelemize ilgi duydu ve yurtsever devrimci gençlik çalışmalarına yer aldı. Mücadele ettikçe büyük bir coşku ve sevinç duyan Avareş yoldaşımız, halkının varlığı, kimliği ve özgürlüğü için mücadele etmenin tadına vardı. Kürt halkının varlık ve özgürlük davasında yer almayı, halkı için savaşmayı ve devrimci halk savaşını zafere taşımayı yüreğine nakşetti ve bu temelde 2014 yılının mart ayında gerilla saflarına katıldı.
Zap’ta gerilla saflarına katılan Avareş yoldaş, gerillanın yoldaşlık temelindeki yaşamını görünce bundan çok etkilendi. PKK’nin özgür iradeli ve özgürlük ölçüleriyle varlık bulan yaşamının hiçbir yerde olmadığını gördü ve bu yaşama karşı duyduğu hayranlığı her daim dile getirdi. Gerillaya fiziki olarak katılmanın sadece devrimciliğin ilk adımı olduğunu bilen Avareş yoldaşımız, bütün varlığıyla devrimcileşmek ve tam bir PKK’li olmak için kendisini yeniden biçimlendirdi. Üslubundan hal hareketlerine, tarzından anlayışına kadar devrimci kültür ve ahlak temelinde kendisini değiştirdi. Toplumsal cinsiyetçiliğin topluma dayattığı anlayış ve yaklaşımlardan kendisini arındırmak, egemen erkek anlayışından, üslubundan ve zihniyetinden tamamen kopmak, özgür kadınla doğru yoldaş olabilmek için ciddi bir çabanın sahibi oldu. PKK’nin, yeni ve özgür yaşamın adı olduğuna yürekten inanarak katıldı ve bu temelde başlattığı devrim yürüyüşünde tez zamanda önemli bir mesafe kaydetti. Emekçi ve fedakâr kişilik özellikleriyle öne çıkan Avareş yoldaş, Zap’tan Garê’ye, Çemço’dan Cîlo’ya kadar birçok alanda pratik faaliyet yürüttü. Zorlu alanlarda kalarak ve bizzat savaş pratiğine katılarak büyük bir yaşam ve savaş tecrübesi edindi. Komutanlaşmaya doğru emin adımlarla yürüyen Avareş yoldaş, profesyonel bir gerilla olabilmek için askeri uzmanlık akademisinde eğitim gördü ve suikast taktiğinde uzmanlaştı. Elindeki silahın halkımızın özgür geleceğinin teminatı olduğunun bilinciyle sıktığı her mermiyi büyük bir inanç ve amaç temelinde kullandı. Avareş yoldaşımız, çalışkan kişiliği, kıvrak zekâsı, yüksek tempolu katılımı, yoldaşlarına güven veren duruşu ve güçlü askeri yoğunlaşmasıyla askeri uzmanlık eğitimleri vermeye başladı. Örgütümüzün kendisine kazandırdığı meziyet ve yetenekleri yoldaşlarına büyük bir mütevazılıkla aktardı, yoldaşlarının gelişimine yardımcı oldu ve örnek bir katılım sergiledi.
Bir suikastçı olarak gerilla pratiği yürüten Avareş yoldaşımız, 2017 yılında yeniden Zap’a geçti, burada çeşitli görev ve sorumluluklar üstlendi. Devrimci halk savaşımızın önemli bir taktik boyutu olan yer altı yapılarına dayalı savaş tünel ve mevzilerinin hazırlanmasında görev aldı. Üstlendiği görevlere, büyük bir emek gerektiren, insanı oldukça yoran ve zorlu olan bu çalışmalara büyük aşk ve istekle katıldı. Çünkü Avareş yoldaşımız, bu taktiğin sömürgeci soykırımcı Türk devletinin kimyasal silah ve her türlü savaş tekniğiyle gerçekleştirdiği tüm işgal saldırılarını durdurabilecek bir taktik olduğuna yürekten inandı ve bunun için büyük bir performans sergileyerek katılım gösterdi.
Dağlardaki özgür yaşama âşık olan, büyük bir inançla mücadele eden, asla kaygı ve tereddüde düşmeyen Avareş yoldaşımız duruşuyla tüm yoldaşlarına güven verdi. Büyük görevleri başaran bir gerilla komutanı olmak için her daim verdiği söz temelinde yürüdü. Sürekli Bakurê Kurdistan’a geçmek ve Bakur’da gerillacılık yapmak isteyen Avareş yoldaşımız, 2020 yılında bu isteğine kavuştu ve Gever bölgesine geçti. Düşmanın her yıl binlerce saldırı ve operasyonla yöneldiği Bakur gerillası, Avareş yoldaşımız gibi cesur ve yiğit Apocular’ın büyük direnişi sayesinde düşmanın amaçlarına ulaşmasını engelledi. Düşmanın birçok saldırısını boşa çıkardı, yeri ve zamanı geldiğinde düşmana en etkili darbeleri vurma fırsatını yakaladı ve önemli eylemlerde yer aldı. Halkımızın özgürlük mücadelesi için parlak bir gelecek vaat eden ve büyük bir komuta adayı olan Avareş yoldaşımız, iki yoldaşıyla birlikte 20 Haziran 2023 günü Gever’in Warê Teço alanında işgalcilere karşı büyük bir cesaretle karşılık verdi. Apocu fedai üç militan karşısında göğüs göğüse savaşamayan namert Türk ordusu sığındığı savaş tekniği ile yoldaşlarımızın olduğu alanı bombaladı ve bunun sonucunda Avareş yoldaşımız şehadete ulaştı.
Katıldığı ilk günden itibaren büyük bir aşk, inanç ve özgürlük umuduyla mücadele eden Avareş yoldaşımız, Pirsûs halkımızın yetiştirdiği cesur yürekli yiğit bir evladı olarak şehitler kervanına katıldı. Avareş yoldaşın, devrimci yürüyüşü başta Pirsûs gençlerine ve tüm Kürt gençlerine örnek olacak, anısı biz yoldaşları tarafından daima yaşatılacak ve amaçları mutlaka başarılacaktır.
Raman Sine yoldaşımız, yoksul ve mütevazı bir ailede güçlü bir toplumsal ahlakla büyüdü. Kürt serhildanlarına, direnişlerine ve Kurdistan’ın her bir yanında verilen mücadelelere ilgi duydu. Köklü Kürt halk kültürüyle büyüyen Raman yoldaş, inşaatlarda işçilik yapmaktan marangozluğa kadar birçok işte çalıştı, emeğiyle yaşamını idame etmesini bildi ve ailesine yardımcı oldu. Ne kadar çalışsa da Kürt halkının aynı zamanda ekonomik olarak sömürülmesinden dolayı asla hak ettiğinin karşılığını alamadı. Raman yoldaşın yüz yüze kaldığı bu gerçeklik, halkımızın sömürge durumunda olmasını derinden anlamasına ve buna öfke duymasına yol açtı. Olgun ve mütevazı bir genç olan Raman yoldaş, aile çevresi ve arkadaşları tarafından sevildi. Yüksek zekâsı ve çalışkanlığıyla 13 yıl boyunca başarılı bir şekilde okudu, üniversitede ziraat bölümüne kadar gitti. Fakat okuldaki öğretmenlerin ayrımcı politikalarına maruz kaldı, bu da mevcut sistemi derinlemesine sorgulamasına neden oldu. Verili düzeni sorgulayan Raman yoldaş, kadının toplum içerisinde en alt statüye mahkûm edildiğini de fark etti. Yaşamı yaratan ve yürüten başat öğe olan kadının bu denli yok sayılmasını, kadın emeğinin sömürülmesini, kadının adının dahil anılmamasını, yüzünün kapatılmasını, kadının kendi renginde ve özgürce yaşamasının bütün zemininin ortadan kaldırılmasını yüreği asla kabul etmedi. Aynı zamanda İran devletinin mezhepçi politikalarına, insanların arasına fark koyup toplumu parçalayan yaklaşımlarına öfke duydu. Aydın bir genç olan Raman yoldaş, dinciliğe, mezhepçiliğe ve cinsiyetçiliğe karşı tavır sahibi oldu, kapitalist moderniteyi ayakta tutan zehirli ideolojinin varyantlarına karşı tutum aldı ve yeni yaşam arayışına yöneldi.
PKK’yi medyadan tanıdı, Apocu fedai militanların DAİŞ’e karşı verdiği mücadeleden ve büyük cesaretlerinden derinden etkilendi. Apocuların hesapsız devrimciliğinden, fedaice mücadele etmesinden, hiçbir çıkar gözetmeden halkı için savaşmasından ve faşizme meydan okuyan heybetli duruşundan ilham aldı. 2018 yılında sömürgeci soykırımcı Türk devletinin Efrîn’e dönük soykırım saldırılarını görünce bundan etkilendi, faşist Türk devletine karşı büyük bir kin ve öfke duyarak Efrîn halkının ve tüm Kürt halkının intikamını almak için mücadeleye katılma kararı verdi. Çünkü Raman yoldaş söz konusu olanın sadece Kurdistan’ın bir şehri olmadığını, Efrîn’de özgür Kürtlüğün bitirilmek istendiğini ve saldırıların esas amacının bu olduğunu gördü.
Raman yoldaş, özgür Kürtlüğü yaşatmak, halkının varlık ve özgürlük mücadelesini büyütmek ve özgür Kurdistan’ı yaratmak için hiç tereddüt etmeden 2018 yılında Qendîl’de gerilla saflarına katıldı. Raman yoldaş, bilinci aydın, yüreği samimi bir genç olarak PKK’ye sonuna kadar inandı ve bu inançla devrim yürüyüşünü başlattı. Qendîl’de yeni savaşçı eğitimini görüp ilk tecrübesini edindikten sonra hiç beklemeden pratik faaliyetlere katıldı. Olgun kişiliği, mütevazı katılımı, engin yaşam sevinci ve PKK’ye katılmış olmanın verdiği heyecanla fedakârca çalıştı. Kadın erkek tüm yoldaşlarının sevgi ve saygısını kazanan Raman yoldaş, edindiği gerilla tecrübesini daha başarılı bir yürüyüşün temeli haline getirmek istedi. Bu temelde askeri uzmanlık akademisindeki eğitime dahil oldu, demokratik modernite gerillasının yeni dönem savaş tarz ve taktiklerinde ustalaşmayı esas aldı. Eğitim sürecine güçlü katıldı, yoldaşlarından güç aldı ve sabotaj taktiğinde uzmanlaşan bir gerilla oldu.
Raman yoldaş, mütevazı kişiliğiyle küçük büyük demeden asla görev ayrımı yapmadı, örgütümüzün ihtiyaçları nerede neyi gerektiriyorsa onu yapmaya çalıştı. Örnek bir Apocu militan olan Raman yoldaş, alt yapı ve savaş hazırlığı çalışmalarında yer aldı, büyük bir çaba ve emek sergileyerek önemli faydalar sağladı. Yeri geldiğinde emekçi bir gerilla, yeri geldiğinde yoldaşlarına öncülük yapan bir tim komutanı oldu. Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin ve onun faşizan politikalarının Kürt halkının en büyük düşmanı olduğunu bilen Raman yoldaş, sürekli olarak Bakurê Kurdistan’a geçmek, Bakur’da düşmana en büyük darbeleri vurmak istedi. Bu temelde önerisi kabul edilen Raman yoldaş, büyük bir sevinç ve yüksek başarı iddiasıyla Bakurê Kurdistan’a geçti. Bakur’da gerillacılık yapmanın sevincini yaşadı, karşısına çıkan tüm zorlukları yılmaz iradesiyle aştı, en imkansız anlarda imkan yaratmasını bilen devrimciliğiyle an’a ve döneme cevap olmasını bildi.
Rêber Apo üzerindeki mutlak tecrit, Raman yoldaşımızın kin ve öfkesini biledi, intikam hırsını arttırdı. Özellikle işgalci Türk ordusunun Zap, Avaşîn ve Metîna’da gerçekleştirdiği insanlık dışı saldırılar, her türlü savaş tekniğini pervasız kullanması, en alçakça biçimde kimyasal silahlar kullanıp insanlık suçu işlemesi Raman yoldaşımızı daha fazla mücadele etmeye sevk etti. Apocu bir devrimci olarak taşıdığı güncel ve tarihi sorumluluğun farkındalığıyla görevlerine sahip çıkan Raman yoldaş, Bakurê Kurdistan’da mücadeleyi yükseltti. Düşmanın geliştirdiği sayısız saldırı ve operasyonu uzman tim savaş tarzıyla boşa çıkardı. Aynı zamanda işgalci düşmana en beklemediği anda darbe vurmayı başaran eylemlerde yer aldı. 20 Haziran 2023 günü görev başında iken gerçekleşen düşman saldırısında son nefesine kadar fedaice direnerek şehadete ulaştı.
Serxwebûn yoldaşımız, Kurdistan’ın başkenti Amed’de, yurtsever bir aile ve çevrede dünyaya geldi. Üç kardeşin en küçüğü olan Serxwebûn yoldaşımızın yakın çevresinden özgürlük mücadelesine katılımlar gerçekleşti. 8 yıl okuyan Serxwebûn yoldaşımız, daha sonra okulu bırakarak işçi olarak farklı işlerde çalıştı. Kürt gençlerini kültürel soykırımdan geçirerek özünden boşaltmaya, kimliğinden uzaklaştırmaya ve özgürlük mücadelesinden koparmaya çalışan sömürgeci Türk devleti, Kurdistan’da bilinçli bir şekilde uyuşturucu kullanımını teşvik etmektedir. Türk devletinin bu ahlaksızca ve alçakça politikaları sonucunda Serxwebûn yoldaşımız da gencecik bir çocukken uyuşturucuya alıştı. Türk devletinin uyuşturucu batağına bulaştıktan sonra ailesinden uzaklaştı ve beş yıl boyunca bir savrulmayı yaşadı. Fakat Serxwebûn yoldaşımız, bu süreçte halkının özgürlük mücadelesini tanıdı, gelişen direnişten ve yurtsever devrimci gençlerden etkilendi. Yurtsever devrimci gençlik çalışmalarındaki gençler ile yoldaş olup aralarına katıldı, özgürlük mücadelesinin pak değerleriyle örülmüş yurtseverlik ortamında yer edindi. Serxwebûn yoldaşımız, özgürlük mücadelesine adım adım yaklaştıkça ve içinde yer edindikçe, yakalandığı uyuşturucu belasından uzaklaşmaya ve arınmaya başladı. Önce Kobanê’deki destansı direnişten, DAİŞ’in baş aşağı giden yenilgi sürecinden ve sonra da 2015’te Amed Sûr’da gelişen YPS’nin görkemli direnişinden etkilendi. PKK’nin özgürleştiren ruhunu iliklerine kadar hissederek bu mücadelenin bir parçası olmayı seçen Serxwebûn yoldaşımız, 2015 yılı sonunda kapitalist modernitenin tüm kirini ardında bırakarak Kurdistan dağlarının yolunu tutup gerilla saflarına katıldı.
Gerilla saflarına katıldığında kendisini yeniden dünyaya gelmiş gibi hisseden Serxwebûn yoldaşımız, emin adımlarla devrimcileşmeye ve halkının özgürlük savaşçısı olmaya başladı. İlk gerilla eğitimini Metîna’da aldı, daha sonra burada pratik sürece katılarak tecrübe edinmeye başladı. Apocu ideoloji ile özgürlük bilincini ve ruhunu edindikçe gelişti, güçlendi, arındı ve kendisini yeniden yarattı. Serxwebûn yoldaş, savaş mevzi ve tünellerinin yapımında çalıştı, emek verdi, emek verdikçe bundan aldığı moralle daha güçlü katıldı. Serxwebûn yoldaş, PKK’nin demokratik komün ve özgür bireye dayalı özgür yaşamında yeniden bir gül gibi açtı. Yaşam sevinci arttı, morali yükseldi, inancı büyüdü, özgürlüğe olan sevdası bir tutku haline geldi. Serxwebûn yoldaşımız, Apocu ideolojinin insanı cücelikten yüceliğe ulaştıran, tükenmişlikten dirilişe kaldıran tılsımlı hakikatiyle bir insanın nasıl değişip dönüşeceğinin, onurlu devrimciliği kişiliğinde yaratarak ailesine ve halkına layık bir evlat olabileceğinin örneği oldu.
Serxwebûn yoldaşımız, yaşadığı toplumsal gelişme, yakaladığı yoldaşlık ilişkileri ve devrimci düzeyinin yanı sıra askeri olarak da kendisini yetiştirdi. Emin adımlarla pratikte pişen, yanı başındaki yoldaşlarının büyük desteğini alan ve tecrübe kazanan bir gerilla oldu. 2017 yılında askeri uzmanlık akademisine giderek profesyonel gerillacılığı öğrendi, ferdi ve orta otomatik silahları kullanmada uzmanlaştı. Aynı zamanda gerillanın mücadele stratejisini derinliğine öğrendi, gerillanın taktik düzeyine ve savaş tarzına ilişkin öğrendikleri sayesinde önemi bir gelişme kaydetti. Askeri akademiden sonra Zap alanına geçen yoldaşımız, buradaki pratik sürece katıldı. Kendisine verilen her göreve büyük bir istek ve aşkla katılarak sorumluluklarının gereğini yerine getirdi. Samimi yoldaşlığı, içten katılımı ve fedakarlığıyla tüm yoldaşlarının sevgi ve saygısını kazandı. Serxwebûn yoldaş, aktif katılımı ve yüksek cesaretiyle hareketli birlik ve timlerde yer aldı, dönemin en önemli taktik tarzı olan uzman tim savaşına dahil oldu. Pratik süreç içerisinde de kendisini eğiten yoldaşımız, kısa süre içinde sabotaj taktiği üzerine de eğitim gördü, daha da yetkinleşti.
Serxwebûn yoldaşımız, kadın özgürlük çizgisini anlamak ve özgür kadınla doğru yoldaşlık yapmak için Rêber Apo’yu daha fazla okudu, derinliğine yoğunlaştı. Devletçi uygarlığın, kapitalist modernitenin ve onun faşist TC ulus-devletinin en başta kadını hedefleyerek düşürmeye çalıştığını, kadını düşürerek tüm toplumu düşürmeyi amaçladığını ve köleliği toplumun iliklere kadar yaymaya çalıştığını gördü. Buna karşın Serxwebûn yoldaşımız da, egemen erkek özelliklerini, anlayış ve yaklaşımlarını kendi kişiliğinde aşıp özgürleşerek hem kadın hakikati karşısında öz eleştiri verdi, hem de özgür kadının gerçek bir yoldaşı olmaya çalıştı. Serxwebûn yoldaşımızın amcasının kızı olan Dîcle Hêvîdar (Rojbîn Akyol) yoldaşımızın 9 Haziran 2018’de Amed’de şehadete ulaşması, onun bu çabasını daha da derinleştirdi ve düşmana olan öfkesini biledi.
Büyük bir tecrübe edinen, gerilla taktiklerinde uzmanlaşan ve önemli bir düzey kazanan Serxwebûn yoldaşımız, Bakurê Kurdistan’a geçerek gerillacılığını burada sürdürdü. Gever bölgesinde zorlu koşullara ve imkansızlıklara aldırış etmeden, büyük bir azim ve sabırla mücadele etti. Sömürgeci soykırımcı Türk devletinin kendisinden çaldığı yılların ve halkımıza yaşattıklarının intikamını almak için gerçekleşen eylemlere çok aktif katıldı. Serxwebûn yoldaşımız, gerilladaki amaç ve yürüyüşünü yazdığı bir raporunda şu sözlerle dile getirmişti: ‘’Her sorundan büyük bir ders çıkartarak önümüzdeki pratikte daha örgütsel ve Apocu bir militan duruşu sergileyerek örgütün bize verdiği yeniden yapılanma perspektifiyle istenilen rol ve misyonu oynayacağım. Bu yılı zafer yılı yapmak, Önderliği fiziki özgürlüğüne kavuşturmak için sürece daha aktif katılacağım, düşman tekniğini boşa çıkarıp düşmana ağır darbeler vuracağım. Gerillada uzmanlaşmayı ve daha da derinleşip yoğunlaşmayı sağlayacağım, düşmana geldiği her alanda ağır faturalar kesmeyi esas alacağım.’’
Serxwebûn yoldaşımız, 20 Haziran 2023 günü iki yoldaşıyla birlikte görevi başındayken düşmanla temasa girdi ve büyük bir cesaretle fedaice çatıştı. Darbe alan korkak Türk ordusu göğüs göğüse çatışmayı göze alamayarak bir kademe geri çekildi ve elindeki savaş tekniği ile yoldaşlarımızın olduğu alanı yoğun bir şekilde bombaladı. Serxwebûn, Avareş ve Raman yoldaşlarımız bu bombardımanlar sonucunda şehadete ulaştı.
Serxwebûn yoldaşımızın, ‘’hayatımda verdiğim en doğru karardır’’ dediği özgürlük mücadelesine katılımı, 8 yıl boyunca soluk soluğa mücadele etmesi, Metîna’dan Zap’a, Zap’tan Gever’e kadar dur durak bilmeden sorumluluklarına sahip çıkması ve kahramanca şehadete yürümesi örnek bir devrimci duruş olarak mücadele tarihimize geçti. Serxwebûn yoldaşın, çok onurlu bir çıkış yaparak gerçekleştirdiği devrimci mücadelesi başta değerli ailesi, tüm Kürt halkı ve biz yoldaşları için en büyük gurur ve moral kaynağıdır. Her yurtsever Kürt genci Serxwebûn yoldaşımızın, özgürlüğe yol alışını, yücelmesini ve kahramanlık düzeyine ulaşmasını kendisi için örnek almalı, kapitalist modernitenin yoz yaşamı karşısında asla alternatifsiz olmadığını unutmamalıdır. Serxwebûn yoldaşımızın anısı daima mücadelemizde yaşatılacak, uğruna fedaice savaştığı amaçları mutlaka başarılacaktır.
2 Temmuz 2023
HPG Basın İrtibat Merkezi
Tipik bir Kürt gencinin yaşadığı öyküdür Cesur yoldaşın öyküsü. Sömürgecilerin dipçikleriyle henüz çocuk bile denilmeyecek yaşta tanışan, tanıştığında ise evleri, barkları yıkılan yakılan ve zoraki kendi topraklarını terk eden Kürt gençlerinin hikâyesi…
18 yaşında özgürlük saflarına katılan Cesur yoldaş katılırken Hakkâri merkezde yaşamaktadır. Aslen Çukurca’ya bağlı Marufa köyünde dünyaya gelen Cesur yoldaş, köylerinin işgalci ve sömürgeci devletçe yakıldıktan sonra mecburen köylerini bırakıp Hakkari şehir merkezine yerleşirler. Marufa yurtsever bir köydür. Buralı olmak zaten doğalında kendi toprağını sevmektir. Kaldı ki yıllarca yanı başlarında savaşan gerillalar da bulunmaktadır. Bunun içindir ki yurtseverlikleri sadece kendi topraklarını sevmekle sınırlı değildir. Ailece mücadeleye katkıları olan Cesur yoldaşın çevresi köy olarak da aktiflerdir. Özgürlük saflarına katılıp şehitler kervanına katılan yakın çevresinde militanlar da bulunmaktadır.
Okul yıllarında mücadeleye daha da yakınlaşır. Gençlik çalışmalarına aktif katılır. Bunu bilen düşman birçok kez onu gözaltına alarak işkencelerden geçirmiştir. Ailesinden de tutuklananlar olur. Halbuki bilinir ki bu topraklarda vuruldukça çoğalır insanlar. Ama yine de vurmaktan, kırmaktan, katletmekten vazgeçmezler bu işgalciler. Cümle cemaat insanlık düşmanı rejimler. Aktif çalışma ona yetmiyor, onu tatmin etmiyor. Daha büyük adımlarla daha büyük pratiklerle bu hunharca saldıran düşmanın karşısında durmak gerekir diye tercihini yeniden gözden geçirir. Ve yolu artık onu dağlara götürür. Yıl 2006’dır.
Cesur yoldaş dağlara geldiğinde önce köklü bir yeni savaşçı eğitiminde geçecektir. Ardından da sırasıyla Zap, Garê, Heftenîn derken sıra Botan’a gelir. 2010 yılında yönü artık Botan’dır. Botan’ın ise uçsuz bucaksız toprakları olan Hakkari’dir. Yani kendi toprakları…
Cesur yoldaşımız genç olmanın verdiği sempatilikle sevilen bir gençti. Bunun yanında onun canlılığı, sıcakkanlılığı, girişkenliğini, güzel dilini, çalışkanlığını ve de saygılı kibar davranışlarını da eklerseniz o güzelim gençlik yıllarıyla gerçekten çok fazla sevilen bir militan olmuştu.
Gençliğin verdiği coşkuyla birlikte Önder Apo’yu öğrenmeye özen gösterir, bu konuda kendisini eğitmeye çalışırdı. “Biz Önderliği anlamıyoruz” diyerek kendisine daha fazla yüklenerek çıkış yol bulmaya çalışırdı. Bir yoldaşı şehit düşmüşse onu teselli etmek çok zor oluyordu. Ama giderek kendisini sorgular, nasıl daha iyi yapılır arayışına girerdi. Nitekim bu doğru yaklaşım giderek onun hızla gelişmesine yol açmıştı.
Genç olmasına gençti ancak geçmişten beri örgütün yakınında bulunan, örgütsel çalışmalarda yer alan biri olarak belli bir örgütsel duruşu vardı. Örgütsel boyutta keskindi. Örgütle yüksek bir düzeyde bütünlük oluşturmuştu.
Kişi olarak eğitime önem verir ve dediğimiz gibi gelişmek için her şeyi yapardı. Bu konularda tembelliği olmazdı. Her şeyi öğrenmek İsteyen bunun için uğraşı ve çabası olan; ideolojik, siyasal, askeri olarak araştıran yoldaşlarıyla tartışan Cesur yoldaş bu gelişme istemi, girişkenliği ile doğallığında ilgi odağı oluyordu. Bu istemi onun herkesle ilişkiyi geliştirmesine de yol açtığı için tanınan ve sevilen biri haline getiriyordu.
Kişi olarak genç olsa da çok tutarlıydı. Duygularına yenilmezdi. Duygusallıkları vardı ancak duygularının etkisine girmemeye özen gösterirdi. Aklını duygularını birleştirmek için büyük çaba harcıyordu. Bunun için de anladığını uygulayan, neyi anlamışsa onu direkt yaşama uygulayabilen ve hangi koşul altında olursa olsun Partileşmeyi, Partililiği yüksek bir düzeyde yaşamak isteyen bir karakteri göze çarpıyordu.
Önemli bir uğraşı ise soykırım kıskacında olan halkımızın özelliklerini kendi şahsında yaşatmak istiyordu. Bunun için sistemin bizde ektiği özelliklere karşı korkunç bir kavga yürütüyordu. Yanlışını af etmezdi. Özeleştireldi ama yoldaşlarına karşı da eleştireldi. Öyle yaşamda eksiklere karşı sessiz durması olmazdı. Öyle ki kendisine karşı yürüttüğü kavga yer yer yoldaşları tarafında hem ilgiyle izleniyordu hem de bu kadar kendisine yüklenmemesi için uyarıldığı oluyordu.
Özüyle sözü bir olma doğallında bireyin kabul edilmesini getiriyor. İnsana karşı saygı, insanın söylemleriyle pratiğinin yani yaptıklarının uyumundan geçer. İşte Cesur yoldaş bu konuda tam bir fedaiydi. Söylemleri tam yaptıklarına denkti. Boşluk olmazdı. Asla buna tahammül de etmezdi. Hele birde yaşam coşkusu yok muydu? Herkesi kendisiyle sürükleyen o heyecan, o coşku yok muydu…?
Görmeye değerdi…
Öyle ki, Cesur varsa orada moralsizlik yok demekti. O varsa gülmeler vardı. O varsa sevinç vardır. O varsa canlılık ve yaşam vardır. Yaşama böyle tereddütsüz ve ikirciksiz yaklaşımları onun her yaşam salisesine yansıtır orada yoldaşlara geçerdi. Akan bir enerji olarak elektrikleyendi.
Ona göre ölüm olacaksa bir Apo’cu gibi olmalıydı. Başka bir ölüm, bir fedaiye yakışmazdı. Bir Apo’cu ölecekse bile nasıl ölmeli? sorusuna en doğru cevabı ona göre bulmalıydı.
Çalışma temposu, hal hareketleri, davranışları bir örgüt militanının nasıl olması gerektiğine işaret ederdi. Sadeydi. Bir de dürüstlüğün abidesi gibiydi. Yoldaşlık ilişkisi onun için kutsaldı. Yoldaşlık ilişkisinden daha kutsal bir ilişki onun için olamazdı. Bu ilişkiyi zorlukları geçerek edinmişti. Zorluklardan çekinmez. İşin en kabasından en yürek isteyen ve de yoğunlaşma isteyenine her zaman amadeydi. Bunun için de yenilgili ruh hallerine korkunç bir öfkesi vardı. İnsan “Acaba Zerdüşt Böyle Buyurdu kitabını mı okumuştu” diye içinde geçiriyordu. Zavallılıklara, çaresizliklere öfkeliydi. O, “birey olunacaksa çok güçlü olmalıdır” diyerek güçlü insan özelliklerinin gelişmesi için çalışırdı. Bunun içindir ki henüz çok sınanmadan aslında bir zafer kişiliğini kendisinden yaratabilmişti.
Haftanin’de yaşadığı bir küçük pratik aslında ne söylemek istediğimizi yeterince gösterecek bir örnektir.
İşgalci TC askerlerinin Heftenîn alanımıza dönük bir operasyonu olmuştu. Medya Savunma Alanları’na bu temelde girmek istiyordu düşman. Düşmana dönük yapılacak eylem için ilk kendisini öneren Cesur yoldaştır. “Ben şu ana kadar düşmana karşı savaşmadım, kesinlikle katılmalıyım” diyerek saldırı kolunda yerini almıştı. Tepe düşürülmüştü. Burada Cesur yoldaş düşmanın üzerinden 4 ya da 5 silah kaldırmıştı. Doğrusu bu genç arkadaştan tüm yoldaşlar etkilenmişlerdi. Saldırı ruhu çok gelişkin olmasının yanı sıra 20 yıllık bir gerilla gibi hassas ve duyarlı bir şekilde düşmanın üstüne gitmişti. “Ne benim ne de başka bir arkadaşın parmağından kan gelmemeli, çünkü düşman bundan moral alıyor, moral almamalı” diyordu. Nihayet müthiş bir disiplin göstererek tepeyi düşürmüşlerdi.
Bu gelişim düzeyiyle daha sonra Botan eyaletine, daha doğrusu Hakkari alanına düzenlemesi yapılmıştı. Kendisinin önerisi örgütün de onayı ile bir gidiş olmuştu. Giderken adeta moralden uçuyordu. Hayalleri gerçekleşiyordu. Yakılan köylerinin hesabını soracaktı. “Ben ilk defa hayatımda bu kadar moralli oluyorum” sözleri onun ruh halini yansıtıyordu.
Yaşam içerisinde çok duyarlı olan Cesur yoldaşımız aynı duyarlılığı kuzeyde de göstermişti. Kuzeye geldiğinde de öyleydi. Bir arkadaşın başı ağrısı varsa o sabaha kadar onun başında kalırdı. Büyük bir kutsallıkla arkadaşlara yaklaşırdı. “Örgüt bana bir şans verdi ve beni savaş alanına gönderdi. Ben bunun hakkını vermeliyim, örgütün istediği, Önderliğin istediği rolü oynamalı, çizgiye göre hareket etmeliyim” diyerek yaşama sınırsız katılırdı. Arayışları büyük olan Cesur yoldaş bunun için bir dakika durmazdı. Tüm işlerin her zaman tam ortasında yerini alırdı. Eğitimlerde mutlaka görüşleri ve önerileri olurdu.
6 Eylül 2010 günü Levîne alanında bir takım arkadaşla ki çoğu arkadaş yeni katılmış gençlerdi. Eğitim veriyordu bu gençlere. Önderliğimizin yoğun ve şiddetli bir savaş ardından tek taraflı ateşkes ilan etmesini fırsat bilen faşist devlet, merkezi bir planlamayla on binin üzerinde asker getirerek yoldaşlarımızın üstüne gelmişlerdi. Toplar, kobralar derken en sonunda da uçaklarla yoldaşlara yönelmişlerdi. Birçok yoldaş bu saldırıda yaralanmıştı. Bazı yoldaşlar şehit düşmüştü. Buna rağmen düşmanın karadan yönelimlerini püskürtmüşler düşmanın üzerinden silahlar kaldırmışlardı. Mazlum Mamxuri yoldaşın komutasında yoldaşlar sonuna kadar direnmiş ve artık çıkmanın imkanı kalmadığında yoldaşlar son mermilerini ve bombalarını kendilerine bırakarak kendilerinde patlatmışlardı. İlk bombayı kendisinde patlatan her zaman olduğu gibi Cesur yoldaş oluyor.
Düşman ilk gün yoldaşların üzerine gitmiyor, gidemiyor. Ertesi gün şehit düşen 10 yoldaşın üzerine giderek şehitlerimizin naaşlarını Amed’e götürüyor. Cesur yoldaşın cenazesi Hakkari’ye getirilmişti. Yaklaşık 40 bin yurtsever insanımız onu özgürlük yolculuğuna uğurlamaya gelmişti. Öyle ki sloganlar meydanları inletmiş ve geleceğe, aydınlık geleceğe köprü olan altın değerinde olan Cesur yoldaşımızı sonsuzluklara uğurlamışlardı.
Her zaman “eğer başarmak istiyorsak 24 saat Önderliği düşünmeliyiz, ne kadar düşünürsek o kadar onunla yaşarız, ne kadar yaşarsak o kadar başarılı oluruz” diyen Cesur yoldaşımızın yaşamı bir fedainin yaşam öyküsüdür. “Bir fedai nasıl ölmelidir?” sorusuna cevabı yine kendisi kendi pratiğiyle vererek gelecekte özgürlük savaşçıların esas alması gereken Beritan ve Kemal Pir çizgisini bize göstermişti.
Evet, toprağa düşen bir militandı, bir fedaiydi. Özgürlüğü bin kez hak etmiş olan Allahın üvey bir halkının en onurlu evlatlarından biriydi.
Kod adı: Cesur Colemerg
Adı ve soyadı: Beytullah Özkan
Doğum yılı ve yeri: 1988 / Hakkari
Katılım yılı ve yeri: 2006 / Haftanin
Ana ve baba adı: Ayşe / Salman
Şahadet tarihi ve yeri: 6 Eylül 2010 / Hakkari
Mücadele arkadaşları
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1 Mart 2011 günü genel hareketimiz tarafından yapılan açıklama da tek taraflı eylemsizlik sürecinin sonlandırılmasına rağmen; TC devleti güçleri tarafından operasyonlar ve saldırılar yapılmadıkça tek bir saldırı yapmayacağımızı alenen deklere etmiştik. Ne var ki TC devleti tüm eylemsizlik süreci boyunca takındığı saldırgan tutumunu bu kez de sürdürmüştür.
En son 14 Mart 2011 gününde alanlarımıza saldırı amaçlı operasyon ve pusularda bulunmuştur. Bu saldırı ve pusu sonucunda 14 Mart 2011 günü akşamı, saat 21.00 sıralarında göreve giden bir grup yoldaşımızı hareket halindeyken, Gabar alanının Çiya Bızına mıntıkasının Dola Kudre vadisinde pusuya düşürerek 3 yoldaşımızı şehit düşündürmüşlerdir. Pusuya düşürülen gerillamız iki gün boyunca tüm teknik ve sayı dengesizliklerine rağmen direnmişlerdir. Ancak TC devletinin yoğun teknik kullanması sonucu 3 yoldaşımız kahramanca çarpışarak şehitler kervanına katılmışlardır.
Önderliğimizin çağrısı üzerine savunma konumuna geçen güçlerimiz haince bir saldırıya uğramış, Newroz arifesinde şehit düşürülmüştür. Newroz arifesinde bu arkadaşlarımızın şehit düşürülmesi, Erdoğan’ın Dehak gibi Kürt gençlerinin kanını bir vampir gibi emmek istediğini açıkça ortaya koymuştur. Newroz ile yine Çağdaş Kawaların balyozlarıyla ezilecek, Mübarek gibi oda yıkılacaktır. Kürt gençleri şehit düşen bu yiğit gerillaların silahlarını yerde bırakmayacaktır. Biz de HPG olarak bu yiğit arkadaşlarımın intikamlarını alacağız. Tekrardan şehitlere ve Önderliğimize sözümüzü yineleyeceğiz.
Kod Adı: Rêzan Urkêş
Adı ve Soyadı: İsmail Hüsnü
Doğum Yılı ve Yeri: 1980 / Amûdê
Anne – Baba Adı: Xezal – Hüsnü
Katılım Yılı ve Yeri: 1999 / Amûdê
Şahadet Tarihi ve Yeri: 14 Mart 2011 / Güçlükonak, Şırnak
Rêzan Amûdê - İsmail Hüsnü
Rezan yoldaş 1999 yılında Kürt Halk Önderliği uluslar arası bir komployla yamyamlara teslim edilmesi ardından dağlara gelen batı Kürdistanlı bir gençti.
Dağa tek bir gün zorlanmadan adapte olan Rezan yoldaşımız atikliği, canlılığı ve iş bitiriciliğiyle göz doldurmuştur. Çok kısa bir sürede komutan olarak mücadelenin yükünü kaldırmaya başlayan Rezan yoldaş gittiği her yerde de bu yükü kaldırmasını bilmiştir.
Rezan yoldaşın sakinliği, olgunluğu, gözlerinde eksilmeyen gülümsemeleri tüm yoldaşlarının ona sıcak duygular beslemesine götürmüştür. Öyle ki o dağlarda bulunduğu alanlarda her zaman aranan bir yoldaş olmuştur.
Cümle cemaat silahların susmasını isteyenler, eylemsizlik çağrılarında bulunanlar, “yetmez ama evet” diyenler, tek bir askeri hareketlik içerisinde bulunmamıza rağmen, gerillalarımızın üslendikleri alanlara katletmek için operasyon ve saldırı yapan TC asker güçlerine ne diyeceklerdir? AKP hükümetine ne diyeceklerdir?
Bizler Kürdistan özgürlük savaşçıları ve gerillaları olarak Newroz günlerinde tek bir damla kanın akmaması için elimizden gelen hassasiyeti göstermemize rağmen, inkâr ve imha karakteriyle bezenmiş olan AKP hükümeti ve savaş rantçıları Kürdistan’da operasyonlara hız vermektedirler.
Şunu açıkça belirtiyoruz: tek bir hareket içerisinde bulunmamamıza rağmen gerilla alanlarımıza yapılan saldırıya karşı sessiz kalmayacağız. Meşru olan misilleme hakkımızı fazlasıyla kullanacağız. Hiçbir gerillamızın şahadetine tavırsız kalmayacağımızı alenen belirtiyoruz.
Şehitler kervanına katılan üç seçkin militanımıza halkımızın ve demokratik kamuoyunun Newroz arifesinde güçlü sahiplenerek, serhildan ruhuyla karşılayacaklarına olan inancımız tam ve sonsuzdur.
21 Mart 2011
HPG Anakarargah Komutanlığı
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1 Mart 2011 günü genel hareketimiz tarafından yapılan açıklama da tek taraflı eylemsizlik sürecinin sonlandırılmasına rağmen; TC devleti güçleri tarafından operasyonlar ve saldırılar yapılmadıkça tek bir saldırı yapmayacağımızı alenen deklere etmiştik. Ne var ki TC devleti tüm eylemsizlik süreci boyunca takındığı saldırgan tutumunu bu kez de sürdürmüştür.
En son 14 Mart 2011 gününde alanlarımıza saldırı amaçlı operasyon ve pusularda bulunmuştur. Bu saldırı ve pusu sonucunda 14 Mart 2011 günü akşamı, saat 21.00 sıralarında göreve giden bir grup yoldaşımızı hareket halindeyken, Gabar alanının Çiya Bızına mıntıkasının Dola Kudre vadisinde pusuya düşürerek 3 yoldaşımızı şehit düşündürmüşlerdir. Pusuya düşürülen gerillamız iki gün boyunca tüm teknik ve sayı dengesizliklerine rağmen direnmişlerdir. Ancak TC devletinin yoğun teknik kullanması sonucu 3 yoldaşımız kahramanca çarpışarak şehitler kervanına katılmışlardır.
Önderliğimizin çağrısı üzerine savunma konumuna geçen güçlerimiz haince bir saldırıya uğramış, Newroz arifesinde şehit düşürülmüştür. Newroz arifesinde bu arkadaşlarımızın şehit düşürülmesi, Erdoğan’ın Dehak gibi Kürt gençlerinin kanını bir vampir gibi emmek istediğini açıkça ortaya koymuştur. Newroz ile yine Çağdaş Kawaların balyozlarıyla ezilecek, Mübarek gibi oda yıkılacaktır. Kürt gençleri şehit düşen bu yiğit gerillaların silahlarını yerde bırakmayacaktır. Biz de HPG olarak bu yiğit arkadaşlarımın intikamlarını alacağız. Tekrardan şehitlere ve Önderliğimize sözümüzü yineleyeceğiz.
Kod Adı: Şindar Eser
Adı Soyadı: Halime Baş
Doğum Yılı ve Yeri: 1984 / Mardin
Anne – Baba Adı: Gulê – Mahmut
Katılım yeri ve yeri: 1999 / Mardin
Şahadet Tarihi ve Yeri: 14 Mardin 2011 / Güçlükonak , Şırnak
Şindar - Halime Baş
Şindar yoldaş eski bir gerilla olarak oldukça önemli deneyler kazanarak Botan sahasına oradan da Gabar alanına geçmiştir. Birçok alanda komutanlıkta yapan Şindar yoldaşımızın en belirgin olan özelliği mütevazi oluşudur. O adeta tüm insanlığı yüreğine sığdıracak kadar insanlığa sevdalı olan bir yoldaştır. Onun emekçiliği mücadele içerisinde dillere destandır. Fedakâr oluşunun yanı sıra kadın tanrıça kültüründe gelen bir yoldaş olarak hem canlı hem de girişken bir kadın militandı. Yaşam duruşu her zaman militanlık ölçülerinde seyreden Şindar yoldaş bu duruşuyla da yoldaşlarında saygı uyandıran bir yoldaştı.
Şindar yoldaş derken bir de tüm yoldaşlarının aklına sürekli güler yüzlü melek insanın gelmesi boşuna değildir. Çünkü o en büyük zorluklar altında da her zaman yüreklere su serpen bir gülüşle tüm zorlukların üstesinde gelen bir kişilikti.
Yurtsever ve onlarca şehidi olan bir aileden gelen Şindar yoldaş, her zaman yurtsever ailesine ve halka bağlı kalmanın yolunu şehit yoldaşlarına güçlü bağlı kalarak yaşam
21 Mart 2011
HPG Anakarargah Komutanlığı
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1 Mart 2011 günü genel hareketimiz tarafından yapılan açıklama da tek taraflı eylemsizlik sürecinin sonlandırılmasına rağmen; TC devleti güçleri tarafından operasyonlar ve saldırılar yapılmadıkça tek bir saldırı yapmayacağımızı alenen deklere etmiştik. Ne var ki TC devleti tüm eylemsizlik süreci boyunca takındığı saldırgan tutumunu bu kez de sürdürmüştür.
En son 14 Mart 2011 gününde alanlarımıza saldırı amaçlı operasyon ve pusularda bulunmuştur. Bu saldırı ve pusu sonucunda 14 Mart 2011 günü akşamı, saat 21.00 sıralarında göreve giden bir grup yoldaşımızı hareket halindeyken, Gabar alanının Çiya Bızına mıntıkasının Dola Kudre vadisinde pusuya düşürerek 3 yoldaşımızı şehit düşündürmüşlerdir. Pusuya düşürülen gerillamız iki gün boyunca tüm teknik ve sayı dengesizliklerine rağmen direnmişlerdir. Ancak TC devletinin yoğun teknik kullanması sonucu 3 yoldaşımız kahramanca çarpışarak şehitler kervanına katılmışlardır.
Önderliğimizin çağrısı üzerine savunma konumuna geçen güçlerimiz haince bir saldırıya uğramış, Newroz arifesinde şehit düşürülmüştür. Newroz arifesinde bu arkadaşlarımızın şehit düşürülmesi, Erdoğan’ın Dehak gibi Kürt gençlerinin kanını bir vampir gibi emmek istediğini açıkça ortaya koymuştur. Newroz ile yine Çağdaş Kawaların balyozlarıyla ezilecek, Mübarek gibi oda yıkılacaktır. Kürt gençleri şehit düşen bu yiğit gerillaların silahlarını yerde bırakmayacaktır. Biz de HPG olarak bu yiğit arkadaşlarımın intikamlarını alacağız. Tekrardan şehitlere ve Önderliğimize sözümüzü yineleyeceğiz.
Adı ve Soyadı: Halit Dağ
Doğum Yılı ve Yeri: 1980 / Ömerli, Mardin
Anne – Baba Adı: Fadime – Recep
Katılım Yılı ve Yeri: 1998 / Mardin
Şahadet Tarihi ve Yeri: 14 Mart 2011 / Güçlükonak , Şırnak
Nurhak Çiya - Halit Dağ
Nurhak Çiya-Halit Dağ isimli yoldaşımız küçük yaşlarda evlendirildikten sonra 1998 yılında gerilla saflarına katılmıştır.
İlk geldiği ve uzun süre çok büyük değerler yarattığı Haftanin alanıdır. Uzun bir süre önemli deney ve tecrübeler kazandıktan sonra savaşın en sıcak alanı olan Botan sahasına geçmiştir. Botan'da uzun süre kalacağı alan ise büyük komutan Agitlerin, Erdalların ve de adılların diyarı olan Gabar’dır.
Nurhak yoldaşımız çalışkanlığı, girişkenliği, atikliğinin yanı sıra cana yakınlığıyla, sempatik duruşu ve yoldaşlığın en seçkin militanlığıyla her zaman özgürlük saflarında yoldaşlarının gönlünü fetheden bir yoldaş olmuştur. Nitekim bundan dolayıdır ki o bir alana gitmişse o alanda yoldaşları onu kolay kolay çıkmasına izin vermemişlerdir. Çünkü onun kendine has bir cana yakınlığı söz konusudur. Yoldaşlarına hizmet, yoldaşlarına sevgi beslemek onunla özdeş olmuş sözcüklerdir. Bunun için o en büyük hizmetin yoldaşlara ve halka yapılan olan hizmet diyerek amansız kendini her işe katan biri olarak tüm zamanlarda yoldaşlarının gönlünde yerini alacaktır. Bir komutan olarakta en önde anılacak ve yad edilecek bir yoldaş olarak mücadele tarihimizde yerini alacaktır.
21 Mart 2011
HPG Anakarargah Komutanlığı
Fıratların ve Delillerin Anılarını Serhildan Ruhuyla Yaşatalım
Halkımıza ve Demokratik Kamuoyuna!
27 Aralık 2010 TC ordusuna bağlı birliklerin Mardin’in Kerboran ilçesinde yaptığı imha amaçlı bir operasyon sonucunda 2 gerillamız şehit düşerken, bir gerillamızda ağır yaralı TC’nin eline esir düşmüştür. Yaşanan çatışma da şehit düşen Delil Garisi, Siirt’e bağlı Erkend köyü doğumlu Mustafa Cengiz olurken, bir diğer gerillamız ise Fırat Palu yoldaşımızdır.
1984 Elazığ doğumlu, kod adı FIRAT PALU, asıl ismi Mahmut Kılıçaslan yoldaşımız yurtdışında büyümüş ve henüz genç yaşlarda liseyi okuduğu dönemde özgürlük saflarına, 2004 yılında profesyonel olarak parti saflarına katılmıştır.
Ülke alanına geçtikten sonra birçok sahada pratikte bulunan Fırat Palu yoldaşımız Kandil, Xınere, Metina alanlarında kaldıktan sonra 2006 yılında yönünü kuzeye, mücadelenin sıcak olduğu alanlarına verir.
![]() |
Kod Adı: Fırat Palo Adı Soyadı: Mahmut Kılıçaslan Doğum Tarihi ve Yeri: 1984 Elazığ/Palo/Gökdere Köyü Anne Adı: Xalise Baba Adı: İhsan Katılım Tarihi ve Yeri: 2002/Avrupa |
O Avrupa’da yaşamış olsa da yüreği hep ülke için çarpmıştır. Bunun için gençte olsa partiye katılır ve katılmaz yönünü gerillaya vererek bu özlemini pratikleştirir. En büyük hayallinin Amed’e gitmek olduğunu, Amed’de ise Akdağlara çıkmak olduğunu hep belirtmiştir. Ancak o Amed eyaletine gitmek üzere yola çıksa da Botan’da kalacaktır. O Botan’da da Agitlere mekânlık etmiş olan Gabar alanına geçecek ve orada aktif olarak çalışmalara katılacaktır. 4 yıl Botan alanında yürütülen tüm çalışmalara aktif katılan Fırat Palu yoldaşımız, mütevazılıği, olgun sakin kişiliği ile görevleri sağlam ele alış tarzıyla yoldaşlarının gönlüne taht kurmuştur. O yer yer görme sorunlarını yaşasa da hiçbir gün bunları kendisine dert etmeyecek ve özgürlük mücadelesinin özgürlük militanlarından istediği duyarlılığı, fedailiği ve her şart altında zorluklara karşı göğüs germeyi çok fazladan yerine getirecektir.
Birey nerede büyümüş olursa olsun, zorlukları ne olursa olsun, yeter ki duyguları körelmesin, yeter ki duyguları ülke ve insanlık için çarpmış olsun, bu duygu selini yaşayan böylesine bireyler aynen Fırat yoldaşımız gibi en zor şartlarda da yaşasalar destanlar yaratarak halkların yüreğinden yerlerini ebediyen hep alırlar.
Gelecek vaat eden bir gerillamızın yitirilmesinin acısını yaşasakta, Fırat gibi genç olan yoldaşlarımızın gösterdikleri cesaret ve bağlılıklarının takipçisi olacağımıza ve onların yollarından şaşmadan halkımızın özgürlüğü sağlanana kadar direnişimizi kesintisiz sürdüreceğimize dair halkımıza ve insanlığa verdiğimiz sözümüzü yeniliyoruz.
Öncelikli olarak Halkımızın; Fıratların ve Delillerin anılarına serhildan ruhuyla sahip çıkacaklarına olan inancımız tamdır. Her iki yoldaşımızın görkemli yaşatmak için her sahada halkımızı şehit yoldaşlarımıza sahip çıkmaya davet ediyoruz.
HPG Anakarargâh Komutanlığı
5 Ocak 2011
Dijwar Yoldaşımız TC ordusu Tarafından Katledilmiştir
Halkımıza ve Demokratik Kamuoyuna!
2005 Şırnax’ın Besta alanında TC askerleri güçleri tarafından başlatılan kapsamlı bir operasyon sonucunda 1988 katılımlı, Dijwar Şırnax-asıl adı Abdulkadir Bartan arkadaşımız ile bağlantılarımız kopmuş, kendisinden uzun bir süre haber alamamıştık. Çok kapsamlı araştırmalarımıza rağmen akıbetine ilişkin bilgi edinememiştik. En son elimize ulaşan bir fotoğraf üzerine Dijwar yoldaşımızın TC ordusunun eline esir düştüğünü netleştirmiş bulunuyoruz.
![]() |
Kod Adı: Dijwar Şırnak Adı Soyadı: Abdulkadir Bartan Doğum Tarihi-Yeri: 1971 / Şırnak Anne-Baba Adı: Fatma - Hasan Katılım Tarihi: 1988 / Şırnak Şahadet Tarihi: Mayıs 2005 / Botan |
Dijwar arkadaşın düşşmana sağ olarak esir duştüğünü gösteren fotoğraf
Yaptığımız diğer incelemeler sonucunda da Dijwar yoldaşımızın TC ordu güçlerine karşı korkunç işkencelere rağmen çözülmediği, direndiği ve gerilla yoldaşlarına dönük tek bir bilgi vermediğidir. Her zaman savaş suçu işleyen TC ordu güçleri bu kez de davasına ihanet etmeyerek direnen Dijwar yoldaşımızı katletmişlerdir.
Özellikle Zagros alanında büyük savaşçılığıyla tanınan Dijwar yoldaşımız, Behdinan, Kandil ve Botan alanlarında da uzun süre gerilla komutanlığı yapmıştır. O bulunduğu her alanda özelde savaşçılığı ve düşmanın üzerine yürüyen bir komutan olarak her zaman tanınan bir yoldaşımız olmuştur.
Dijwar yoldaş, en ön saflarda bir eylemci olarak da mücadele içerisinde tanınmış ve birçok eylemi de bizatihi planlayanı olmuştur. Mücadele içerisinde tanındığı kadarıyla TC ordu güçleri tarafından da tanınan Dıjwar yoldaş hem yaralı iken esir düştüğünde sergilediği direniş, hem de geçmişte işgalci güce karşı gösterdiği savaşçı özelliklerinden dolay düşman tarafından bilinçli olarak hedeflenmiş ve katledilmiştir. Sağ yakalandıktan sonra hiçbir savaş hukukuna uymayan TC ordusu, Dijwar-Abdulkadir Bartan yoldaşımızı infaz etmişlerdir.
Dijwar arkadaşımızın kişilik özellikleri direngen, sözüyle pratiği bir, tüm zorluklara inat geri adım atmayan, en büyük zorluklar nerede varsa oraya gitmeyi kendisine ön görüp pratik alanlarda bulunan, halkına ve ülkesine sevdalı olan bir yoldaşımızdı.
En son olarak Botan alanına gitmeden önce HPG Askeri Konseyine seçilen Dijwar yoldaş savaşçı ve yoldaşlık meziyetleriyle de yüreklerimizde yerini alan bir yoldaşımız olmuştur. 1988 yılından 2005 yılına kadar savaş alanında kahramanca savaşmış, en son Botan Eyaletimizin Hakkâri alanında mücadelesini sürdürmüştür.
Yukarıda belirttiğimiz gibi Mayıs 2005 baharında TC ordu güçlerinin eline yaralı olarak esir düştükten sonra katledilmiştir. Bu konuda halkımızı, demokratik kamuoyunu ve tüm duyarlı çevreleri, İnsan Hakları kuruluşlarını Dijwar yoldaşımızın şahadetini araştırmaya ve bu suç ihlaline karşı gereklerini ulusal ve ulusal arası sahada yerine getirmeye çağırıyoruz.
Halkımızın ve Demokratik kamuoyunu bu konuda duyarlı olmaya davet ederken, şehit Dijwar yoldaşımızın ailesine, çevresine ve Kürt halkına baş sağlığı diliyor, Dijwar yoldaşımızın şahsında tüm şehitlerimizin anılarını yaşatacağımızın sözünü veriyoruz.
9 Ocak 2011
HPG Anakarargah Komutanlığı
Gediktepe Eyleminde Mordem Yoldaşımızın Şahadet Bilgisine Ulaştık
Hakımızave Kamuoyuna!
19 Haziran 2010 günü güçlerimiz Hakkâri’nin bağlı Şemzinan ilçesi kırsalında bulunan Konserve tepesine-Gediktepe'ye kapsamlı bir baskın düzenlemişlerdi. Bu baskında en az 37 TC askeri vurulmuştu, onlarcası da yaralanmıştı.
Bu eylemde Devrim (Kenan Geyik), Botan (Fuat Yılmaz) ve Kurtay (Barış Elver) adlı yoldaşlarımız şahadete ulaşmılardır.
Bu eylemde 1984 Mardin-Kızıltepe doğumlu, 2007 gerillaya katılımlı, üniversite elektronik mühendisliği öğrencisi, Mordem Mardin (Hasan Sığ) arkadaşımızdan eylem sonrası bir haber alınamamıştı. Tüm girişimlerimize rağmen akıbetini netleştirme durumumuz olamadı.
Daha sonra edindiğimiz bilgiler doğrultusunda Mordem arkadaşımız şehit düşmüş ve naşını TC ordu güçlerinin eline geçmişti. Tüm incelemelerimize rağmen Mordem arkadaşımızın cenazesinin tam olarak nerede olduğunu halen bilememekteyiz. TC devleti Mordem yoldaşımızın cenazesini gizleyerek saklamaktadır.
Halkımızı ve demokratik kamuoyunu TC devletinin bu insanlık dışı uygulamalarına karşı tavır almaya çağırırken, şehit Mordem yoldaşımızın ailesi şahsında tüm Kürdistan halkına başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz. Ayrıca bu konuda ulusal ve uluslararası insan hakları kuruluşlarını bu olaya duyarlı olmaya ve takipçi davranmaya davet ediyoruz.
Şehit düşen arkadaşımızın sicil bilgileri;
Kod adı: Mordem Mardin |
Mordem Mardin – Hasan Sığ
Yurtsever ve emekçi bir aile içinde yetişen Mordem arkadaş, genç yaşta öğrenci gençlik çalışmalarına katılım sağlar ve aktif bir çalışma yürüterek sömürgeci rejime karşı güçlü bir duruşu sergilemenin önemini kavrar. Özel savaşın en çok yer edinmek istediği, inkâr ve imhasını sürdürdüğü Malatya da böylesi bir çalışmayı yürütmenin Kürt halkı ve gençliği için hayati değerde olduğunu anlar ve bunu daha güçlü bir kararlılıkla sergilemek gerektiğine inanır. Ancak mevcut sistem okullarında bunu sürdürmek vicdani ve ahlaki olarak ona çok yetersiz gelmiştir. Güçlü bir kararlaşmayı yaşar.
Katılım kararını bir gurup arkadaşıyla veren Mordem arkadaşımız düşman ve onun zihniyetine güçlü bir darbeyi Özgürlük saflarına katılım sağlayarak gösterir. 2007 yılında Gerilla alanlarımızda genç ve dinamik bir yoldaşımız olarak çalışmalara katılım sağlar. Her göreve hazır olduğunu her fırsatta gösterir ve bunun için kararlı duruşunu gösterir. Her eylemde bulunmak ve sömürgeci zihniyete karşı her türlü savaşı göstermek inancıyla katıldığı eylemde üç arkadaşımızla birlikte özgürlük şehitleri kervanına katılır.
Anısı ve mücadelesini saygıyla anıyoruz.
Halkımızın şehit Mordem yoldaşın devrimci direniş anısına sahip çıkacağına inanıyor ver her zaman halkımızın yanında olacağımızı yeniliyoruz.
11 Ocak 2011
HPG Anakarargah Komutanlığı